menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstanbul’un semt adları nereden geliyor?..

7 0
01.02.2025

AHIRKAPI: Sarayın atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için bu ad verilmiştir.

AKARETLER: Arapçada “akar” kira getiren taşınmaz mal demektir. Akaret sözü de bunun çoğuludur. Sonuna -ler eklenince iki kez çoğul yapılmıştır. II. Abdülhamit’in saray çalışanları için buraya evler yaptırdığı söylenmektedir.

AKSARAY: Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı İshak Paşa, Anadolu’daki Aksaray’ı ele geçirdikten sonra Aksaray’dan bir grubu bu semte yerleştirmiştir. Onlar da semte kendi yerlerinin adını vermişlerdir.

ALİBEYKÖY: Burası adını 15. yüzyılda yaşamış Karesi Beyliği emirlerinden Gazi Evrenos Bey’in oğlu Ali Bey’den almaktadır.

ALTUNİZADE: Burası 19. yüzyılın ikinci yarısında Altunizade İsmail Zühdü Paşa tarafından kurulmuştur.

ARNAVUTKÖY: Arnavutköy Kaymakamlığı’nın verdiği bilgiye göre yol üzerinde olan bu köyde bir Arnavut’un yaşaması nedeniyle buradan geçenler bu bölgeye ‘Arnavut’un Köyü’ demişler, sonradan bu isim Arnavutköy’e dönüşmüştür.

AŞİYAN: Sözcüğün Farsçadaki anlamı ev, yuvadır. Semt, adını Tevfik Fikret’in burada bulunan “Aşiyan” adını verdiği evinden almaktadır.

ATAKÖY: Semtin önceki dönemlerdeki adı Baruthane idi. 1955 yılında Emlak Bankası tarafından toplu konut alanı olarak yeni yerleşim oluşturulurken yapılan anket sonucu Ataköy adını almıştır.

AYNALIKAVAK: 1613 yılında Kaptan-ı Derya Hali Paşa’nın I. Ahmet için yaptırdığı ve sonradan Venedik’ten hediye edilen büyük aynaları ile ünlenen Aynalı Kavak Kasrı semte adını vermiştir.

AYRILIK ÇEŞMESİ: Osmanlı döneminde Trakya ve İstanbul’dan hacca gidenler buradaki çeşmenin başında toplanırlar ve hep birlikte yola çıkarlarmış. Hacı adaylarının yakınlarıyla vedalaştıkları bu semte Ayrılık Çeşmesi adı verilmiştir.

AYVANSARAY: Semtin adının kökeni hakkında iki farklı görüş vardır. Birincisi Osmanlı döneminde sraya ait bazı egzotik hayvanların bu semtte bulunan Blaheme Sarayı’nda barınmalarından dolayı “Hayvan Sarayı” dendiği ve zamanla bu adın Ayvansaray’a dönüştüğüdür. İkinci görüş ise eyvan sözünün bu adın kökeni olduğudur.

AYAZAĞA: Semt adını Kıpçak Türklerinden Eksük oğlu Artuk soyundan gelen ve Ayaz Paşa’nın torunu olan Ayaz Ağa’dan almaktadır. Yaklaşık 300 yıllık geçmişi olan bir semttir.

BABIALİ (BAB-I ÂLİ): Sözcük anlamı “Yüce Kapı” demektir. Osmanlı Sadrazamı’nın sarayına verilen addır. Osmanlı Devleti’nin yönetildiği yerdir.

BAHARİYE: Eskiden İstanbulluların yazlıklarının olduğu bu semt, bahar aylarında hareketlendiği için “baharlık” anlamına gelen Bahariye adını almıştır.

BAKIRKÖY: Osmanlı döneminde Rumca kaynaklı Makriköy (Uzak Köy) olarak anılan semt 1925 yılında yer adları Türkçeleştirilirken Bakırköy’e çevrilmiştir.

BALAT: Rumca “saray” anlamına gelen Palation sözünden gelmektedir.

BALMUMCU: Tarihçi Reşat Ekrem Koçu‘ya göre II. Mahmut döneminde sokak ve bahçelerin mumlarla aydınlatılmaya başlanmasından sonra burada mum imalatı yapılmasından dolayı semt bu adı almıştır.

BALTALİMANI: Semt, adını Fatih döneminin Kaptan-ı Deryası Baltaoğlu Süleyman Bey’den almıştır.

BEBEK: Evliya Çelebi, Fatih Sultan Mehmet’in Rumeli Hisarı’nın yapımı sırasında asayişi sağlamak üzere burada Bebek Çelebi lakaplı bir bölükbaşı tayin ettiğini, Bebek Çelebi’nin semtte bir köşk ve bir bahçe kurduğunu, ölümünden sonra semtin onun adıyla anıldığını yazmaktadır.

BELGRAD ORMANI: Kanuni Sultan Süleyman, 1521’de Belgrad Seferi dönüşünde getirdiği Sırp esirleri buraya yerleştirince, yöredeki köye “Belgradköy”, civarındaki ağaçlı bölgeye de “Belgrad Ormanı” adı verilmiştir. 18. yüzyılında sonlarında buradaki su kaynaklarının kirlenmesi sonucu Belgradköy, Bahçeköy adını alarak şimdiki yerine taşınmıştır.

BEŞİKTAŞ: Beşiktaş adının aslı Beştaş’tır. Barbaros Hayreddin Paşa‘nın gemilerini bağlamak üzere diktirdiği beş taş direk anlamındaki beştaş’tan bozularak bugünkü adını aldığı kabul edilmektedir.

BEYAZIT: II. Beyazıt’ın burada bir külliye yaptırmasından sonra semt bu adla anılmaya başlamıştır.

BEYKOZ: Rivayete göre Farsça “köy” anlamına gelen kos sözünün bey sözüne eklenmesiyle Beykos (Beyköyü) adı verilmiş sonradan Beykoz olmuştur.

BEYOĞLU: Kanuni Sultan Süleyman döneminde burada oturan Venedik elçisine yazışmalarda Beyoğlu dendiği için semt bu adı almıştır.

BOMONTİ: Semt adını 1890 yılında Bomonti Kardeşler’in burada kurdukları bira fabrikasından almaktadır.

BOSTANCI: Osmanlı döneminde şehri Anadolu’ya bağlayan anayol Bostancı’dan geçiyordu. Bu yolun bir bölümü sonra Bağdat Caddesi olarak adlandırılmıştır. Şehrin doğu sınırını teşkil eden bu yerde, bir bostancı karakolu kurulmuş ve İstanbul’a giriş çıkışlar burada bostancılar tarafından kontrol edilmiştir. Semtin adı da, bu bostancı karakolundan gelmiştir.

BOYACIKÖY: III. Selim’in, Kırklareli’den fes, aba ve çul benzeri kumaşları boyamak ve bu sanatı yaygınlaştırmak için getirttiği 40 kişilik Kafkariyodi ailesi buraya yerleştirilince semtin adı Boyacıköy olmuştur.

BURGAZADA: Bizans dönemindeki adı hisar anlamındaki Prygas’tır. Dilimizde bu ad Burgaz’a dönüşmüştür.

BÜYÜKDERE: Adını İstanbul Boğazı’na dökülen büyük bir dereden alan Büyükdere, Bizans döneminde “Mega Reum” (Büyük Akarsu), Osmanlı döneminde “Sultansuyu Deresi” olarak anılmış, cumhuriyet döneminde Büyükdere adına çevrilmiştir.

CADDEBOSTAN: Osmanlı döneminde Bostancı‘dan Göztepe‘ye kadar bulunan bölge tarla ve ağaçlarla dolu olduğundan, yeniçeri asker kaçakları ve diğer suçluların saklanma yeriydi. Bölge, bu sebepten dolayı “Cadı Bostanı” olarak adlandırılmıştır. Sonradan bu ad Caddebostan sözüne evrilmiştir.

CAFERAĞA: Semtin adı, III. Mustafa döneminde haremden sorumlu olan Darüssaade Ağası (Kızlar Ağası) Cafer Ağa tarafından burada yaptırılan camiden gelmektedir.

CAĞALOĞLU: 16. yüzyılda sadrazamlık yapan Ceneviz kökenli Cığalazade (Cicalazade) Yusuf Sinan Paşa’nın burada kendisine bir köşk ve hamam yaptırmasından sonra semt onun adıyla anılmış ve zamanla Cağaloğlu’na dönüşmüştür.

CERRAHPAŞA: III. Murat ve III. Mehmet dönemlerinde sadrazamlık da yapmış olan Cerrah Mehmet Paşa’nın adı verilmiştir.

CİBALİ: İstanbul’un fethinde silah lojistiğinden sorumlu olan Cebe Ali Bey’in adı verilen “Cebe Ali Kapısı” zamanla Cibali Kapısı olarak dile yerleşmiştir.

CİHANGİR: Kanuni Sulan Süleyman’ın ölen oğlu Cihangir’in adına yaptırdığı cami semte adını vermiştir.

CİHANNÜMA: Farsça “dünyayı gösteren” anlamındaki sözcük çatının üzerinde her tarafı gören teras anlamında kullanılmıştır.

ÇEMBERLİTAŞ: M.S: 330 yılında Roma’nın Apollon tapınağından getirilen kırmızı mermerden dokuz parçalı bir sütun buraya dikilmiştir. II. Mustafa döneminde bu sütun demir çemberlerle sarılmış ve altına taştan bir kaide yapılmıştır. Bundan sonra da bölge Çemberlitaş adıyla anılmıştır.

ÇENGELKÖY: Çengelköy’ün ismi, köyde bulunan çengeller ve çengel ustaları sebebinden değil, köye yerleşerek cami yaptıran Çengeloğlu Tahir Paşa’nın adından ileri gelmektedir.

DAVUTPAŞA: Askeri amaçlarla kullanılmış bu bölgenin yerleşim planları II. Beyazıt‘ın başveziri Koca Davut Paşa tarafından yaptırılmış olduğu için burası Davutpaşa Kışlası olarak anılagelmiştir.

DİKİLİTAŞ: Semte adını veren Dikilitaş’ın yanında bulunan açıklayıcı plakada, “II. Mahmud‘un 1810 tarihinde bir yarış sırasında bu taşın yerine diktirdiği devekuşu yumurtasına bin yüz elli beş adım mesafeden şeşhane tüfekle yaptığı atışla isabet kaydetmesi dolayısıyla hatıra olarak bu taş dikilmiştir.” yazmaktadır.

Sultanahmet Meydanı’ndaki dikilitaş semte isim vermemekle birlikte Bizans İmparatoru Theodosius tarafından M.S. 330 yılnda getirtilerek o dönem hipodrom olan bugün bulunduğu yere dikilmiştir.

DOLMABAHÇE: Bizans döneminde burada gezinti yeri olan küçük bir koy varmış. I. Ahmet döneminde Kaptan-ı Derya Halil Paşa bu koyu doldurmakla görevlendirilmiş. 1614 yılında doldurma işlemi tamamlanmış ve bu alana bir park kurulmasıyla yerin adı Dolmabahçe olmuştur.

DRAGOS: Sözcük Yunanca “ejder” anlamındadır. Dragos Tepesi adı Maltepe’deki hazineyi koruyan efsanevî ejdere atfen verilmiştir.

DUDULLU: Fatih Sultan Mehmet, Duduoğlu aşiretine fetihteki hizmetlerinden dolayı bölgeyi hediye etmiştir. Aşiret zamanla bu köyden gömüş olsa da yerleşim yeri Dudullu olarak anılmayı sürdürmüştür.

EDİRNEKAPI: Şehri çevreleyen surların Edirne yoluna açılan kapısından bölge bu adı almıştır.

EMİNÖNÜ: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi eminlere aitti. Semt, adını burada bulunan Gümrük........

© Medya Günlüğü