menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Neler oluyor bize?..

6 0
27.06.2025

“Bence CHP Kurultayı’nda delegeler nezdinde yürütülen faaliyetlerin niteliğinden ziyade CHP yöneticilerine yapılanların demokratik bir hukuk devletine yakışıp yakışmadığı üzerinde öncelikle durulması gerekir. Kim kimden hesap sormalı acaba?..”

Bu köşede 3 Haziran’da yayınlanan “CHP üzerinden koparılan fırtınalar ve lobicilik” başlıklı yazımda, iki yıl önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti başkanlığını delegelerin oylarıyla Özgür Özel’e devrettiği Kurultay’ın gündeme taşınarak, fırtınalar koparılmasını ele almış ve delegeleri iknaya yönelik çalışmaların, uluslararası ortamda çok iyi bilinen bir “lobicilik faaliyeti” çerçevesinde değerlendirebileceğini belirtmiştim.

“Demokratik bir süreç olarak kabul edilebilir” demiştim.

Bu yazım üzerine bir yurttaşımız yukarıdaki yorumu yapmış. Yurttaşımızın “CHP yöneticilerine yapılanların demokratik bir hukuk devletine yakışıp yakışmadığı üzerinde öncelikle durulması gerekir” uyarısı son gelişmeler ışığında daha büyük önem kazandı.

CHP belediyelerinin “şaibeli” olduklarını ileri süren iktidar, partinin elinde olan İstanbul’daki Büyükşehir ve ilçe belediyelerini hedef tahtasına koymuş durumda. Başta Ekrem İmamoğlu, iktidar tarafından “şaibeli bulunan” belediye başkanları ve yöneticileri demir parmaklıkların gerisinde bayramı yaşadılar. CHP’nin,” belediyeleri dahi yönetmekten aciz bir parti” olduğu algısını yaratmaya çalışan iktidarın “kurban keçisi” olarak bu kişileri gözüne kestirdiği görülüyor.

Türkiye’nin AKP sayesinde “İleri demokrasi” ülkesi konumuna yükseldiğini savunanlar, İstanbulluların demokratik tercihlerini hazmedemiyorlar, kabullenemiyorlar. İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturabilecek potansiyel bir aday olduğunun farkındalar. Bu nedenle de “demokrasi savunucuları” akla ziyan adımlar atarak kendisini saf dışı bırakma çabasındalar.

Yaşananlara tepki yoğun. Özellikle, ülke milli gelirin ve vergi gelirlerinin oluşmasında önemli katkısı olan toplumumuzun aydın, bilinçli, dış dünyaya açık, Cumhuriyeti, demokrasiyi özümsemiş kesimleri, iktidarın demokratik hukuk devletine yakıştıramadıkları otoriter politikalarından rahatsızlar. Rahatsız olanlar içinde vaktiyle AKP’ye gönül vermiş olanlar da var.

Bu çerçevede, geçmiş dönemlerde AKP içinde yer alan siyasilerin, akademisyenlerin, hukukçuların bulunduğu bir grup, geçen hafta yaptığı bir çağrıda, Türkiye’de hukuk devletinin “askıya alındığını” vurguladı. Yargının, hukuku uygulama yerine iktidarın siyasi hedeflerini gerçekleştirme aracı haline geldiğini belirttiler. Adaletsizlikle malul bir ülkede güvenlik, refah ve özgürlüğün sürdürülemez olduğuna dikkatleri çektiler, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını ifade ettiler. “Gizli tanık” beyanlarıyla, propaganda suçlamalarıyla insanların ağır cezalara çarptırıldığını ve bunun kamu vicdanını zedelediğini açıkladılar. Ortak çağrı, başta yönetenler olmak üzere herkese hukuka ve adalete dönme........

© Medya Günlüğü