menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Ermeni olaylarını bizimkiler başlattı”

11 13
28.04.2025

“Kuzenimin eşi Ermeni’ydi. Kayınpederi, ‘Ermeni olaylarını bizimkiler başlattı. Bizler onlar yüzünden mağdur olduk. İzmit’te yaşıyorduk onların yüzünden İstanbul’a taşınmak zorunda kaldık. Emperyalist devletlerin maşası oldular bizimkiler’ diye anlatırdı.”

1915 olayları ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri üzerine bir yazı kaleme aldığımı söylediğim bir dostumun ifadeleri bunlar. 1915’te yaşananlara ilişkin iki ülkenin yaklaşımları farklı. Gerçek, Ermeni yurttaşımızın ifadelerinde saklı. Bu yurttaşımızın açık yüreklilikle dile getirdiği gerçeği Ermenistan ve diaspora Ermenileri kabule yanaşmamakta. Keza Ermenileri maşa olarak kullanan dünün emperyalist devletleri.

Ermeni yurttaşımızın, “bizimkiler başlattı” dediği Ermeni olaylarının tarihçesi özetle şöyle:

Osmanlı İmparatorluğu, yönetimi altındaki farklı kültürlere, farklı dinlere asırlar boyu saygı ve hoşgörü ile yaklaşmıştır. Bu çerçevede Osmanlı bürokrasisinde çok sayıda Ermeni görev almıştır. Dışişleri ve Maliye bakanlıkları gibi önemli kurumlarda üst düzey mevkiler kimi zaman Ermenilerce üstlenilmiştir. Ermenilerin, diğer gayrimüslim azınlıklar gibi, hak ve özgürlükleri teminat altına alınmıştır.

19. yüzyılın sonlarından itibaren Ermeniler, emperyalist devletlerin tahrik ve destekleriyle Osmanlı Devleti’ne karşı isyanlar başlatmışlardır. Dönemin emperyal güçleri Ruslar, İngilizler, Fransızlar bölgeye yönelik çıkarları nedeniyle Ermenileri kullanmışlardır.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında peşpeşe gelen isyanlar, Doğu Anadolu da başlayan Rus işgaline Ermeni ihtilalcilerin desteği, Osmanlı idaresini 1915’te önemli kararlar almaya zorlamıştır. Rus işgali altındaki bölgede yaşayan halkın daha güvenli bölgelere sevk edilerek yerleştirme kararı alınmıştır. “Tehcir” olarak bilinen Yer Değiştirme ve İskan Kanununda, herhangi bir etnik grup veya zümre zikredilmemiş, ima edilmemiştir. Bu kanun ülkesi işgal edilen bir devletin kamu düzeni ve toprak bütünlüğünü sağlayabilmek için bir yetki kanunudur. Ayrıca geçici bir kanundur.

Kanunun çıkarılmasından sonra, Erzurum, Bitlis gibi sıcak savaşın yaşandığı bölgeler ile aynı zamanda isyan bölgesi olan Sivas’tan hareket eden Ermeni konvoylar önce geçici toplama bölgelerinde buluşmuşlardır. Bu arada yaşlıların, kadın ve çocukların kağnı, at arabası ve binek hayvanlarıyla taşınması yolunda devletin bir nizamnamesi yayınlanmıştır. Güzergahlar üzerinde askerin kurduğu sahra hastanelerinde, aşevlerinde hizmet verilmiş, emniyet için her türlü tedbir alınmıştır.

Devletin aldığı bu tedbirlere rağmen göç sırasında insanlar sıkıntılar çekmişler, kayıplar vermişlerdir. Bu arada Ermeni çetelerinin bölge halkına yaptığı mezalim devam etmiştir. O savaş yılları her iki tarafın da kurbanlar verdiği, trajedilerin, acıların yaşandığı yıllardır..

O tarihlerden yıllar sonra, Ermeni terör örgütü ASALA’nın terör eylemleriyle 1970’li yıllardan itibaren çekilen acılar, yaşanılan trajediler, verilen kurbanlar gündeme getirilmiştir. Bu terör eylemleriyle birlikte, düzmece belgelere dayanılarak, Ermenilere karşı o tarihlerde bir soykırım uygulandığı propagandasının giderek yoğunlaştırıldığı bir döneme girilmiştir. 1990’lı yıllardan itibaren ise Avrupa Parlamentosu ve kimi parlamentolar 1915 olaylarını soykırım olarak gördüklerini belirten kararlar kabul etmişlerdir.

Bu gelişmeler pek çok tarihçi tarafından eleştirilmiş, tepkiyle karşılanmıştır. Örneğin İngiliz tarihçi Prof. Dr. Andrew Mango’nun (1926-2014) Ermeni iddiaları ile ilgili şu görüşleri dikkat çekicidir:

“Ermeni iddialarının amacı siyasidir. Orası açık. Ve bir değil birkaç amacı var. Biri bütün dünyaya yayılmış Ermeni milletini bir arada tutmak ki soykırım iddiaları Ermeni kimliğinin bir öğesi, bir temeli haline gelmiştir. İkincisi, Ermeni milliyetçilerinin kabahatini unutturmak. Çünkü Ermenilerin başına ne gelmişse, milliyetçi önderlerinin yanlış hesaplarından gelmiştir.

Katliamlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinden sonra........

© Medya Günlüğü