menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Damızlık Kız’ 40 yaşında: Tamam mı devam mı?

17 0
06.07.2025

“Ve Raşel, çocuk doğurmadığını görünce Yakub’a dedi: Bana çocuklar ver, yoksa ölürüm. Ve Raşel’e karşı öfkesi alevlenip Yakub dedi: Ben, rahmin semeresini senden esirgeyen Allah’ın yerinde miyim? Ve Raşel dedi: İşte, cariyem Bilha, onun yanına gir; ta ki dizlerimin üzerinde doğursun da ondan çocuklarım olsun. Ve cariyesi Bilha’yı karı olarak ona verdi; ve Yakub onun yanına girdi. Ve Bilha gebe kaldı ve Yakub’a bir oğul doğurdu. Ve Raşel dedi: Allah davamı gördü ve sesimi de işitip bana bir oğul verdi. Ve Raşel’in cariyesi Bilha yine gebe kaldı ve Yakub’a ikinci bir oğul doğurdu” (Tevrat, Tekvin: 30/1-7).

Kanadalı yazar Margaret Atwood’un romanı Damızlık Kızın Öyküsü (The Handmaid’s Tale, 1985) tam 40 yıllık tarihe sahip. İçinde bulunduğumuz 2025, onun okurla buluşmasının 40’ıncı yıldönümü. Bu, son derece anlamlı şekilde, romanın ikinci-doğumu denilebilecek ve 2017’de izleyiciyle buluşup çok büyük ilgi görmüş aynı adlı dizinin de final sezonunun gösterimde olduğu yıl. Son sezonun son bölümü bu yazı hazırlanırken 27 Mayıs’ta yayınlandı. Tabii büyük ihtimal bu son, “nihai son” olmayacak. “Damızlık Kız”, aramızda olmayı sürdürecek. Zaten Atwood 2019’da devam mahiyetinde Ahitler (The Testaments) adlı yeni romanını okurla buluşturdu ve ondan uyarlama bir yeni dizi de yolda. Ama esas, “Damızlık Kız”ın bir kurgu olmanın ötesinde hayatın akışında, dünyanın gidişatında adeta bir kâbusun gerçeğe dönüşmüş hali gibi bizimle olmaya devam edeceğini düşünmek mümkün.

Aslında ilginç şekilde “Damızlık Kız”ın, “gerçeğin kurgusundan kurgunun gerçeğine” sarmalanan bir tarihi olduğu da öne sürülebilir. Başlangıçta hayatın içinden çıkan bir “hayal” vardır. Kimilerince George Orwell’ın abide eserine referansla “feminist 1984” olarak tanımlanan bu distopik gelecek kurgusunun arka plânı sorulduğunda Atwood, romanda hayatın içinde olmayan hiçbir şey bulunmadığını söylemişti:

“Halihazırda yapmadığımız, yapıyor olmadığımız, ciddi şekilde yapmaya çalışmadığımız hiçbir şeyi Damızlık Kızın Öyküsü içine koymuş değilim. Orada icat (uydurulmuş) olarak düşünülebileceklerin sayısı nerdeyse sıfıra yakın. Kitapta betimlenen her şey, insanların an itibarıyla birbirlerine yaptıklarından ibaret.”1

Peki nedir bu, kitapta betimlenen ve 1980’ler dünyasında gerçek olarak karşımızda duran her şey?.. Öncelikle ABD’de Ronald Reagan’ın başkanlığıyla işlerlik kazanan neoliberal kapitalist vahşetin üstünü örtme yolunda, onunla eşzamanlı önü açılmış neo-muhafazakâr siyaset. Onunla bağlantılı olarak Evanjelik fundamentalizmin kitlesel yükselişi ve 1960’ların özgürlükçü havasında çıkış bulmuş seküler, feminist, LGBTQIA yanlısı hareketlilikleri, ateizm, kürtaj, AIDS gibi “kötülük”lerin sebebi sayarak hedef alan saldırganlıklar… İşte Atwood, Reagan döneminde gemi azıya almış Hristiyan-Sağ’ın; ondan yüz bulan........

© MediaCat