menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Deprem sonrası gerçeklik

10 0
06.07.2025

Deprem, yalnızca yerin derinliklerinden gelen bir sarsıntı değil, aynı zamanda toplumların gerçekle yüzleştiği ve hakikatle sınandığı acımasız bir sınavdır. Türkiye’de her büyük deprem, yalnızca fiziksel bir yıkımı değil, aynı zamanda bilgi ve güven krizini de beraberinde getiriyor. Bilim insanlarının medyada ve sosyal medyada birbirleriyle çelişen açıklamaları, hakikatin bulanıklaşmasına neden oluyor.

Konuya önce bilim iletişimi açısından bakmakta yarar var. Bilim iletişimi, bilimsel bilgilerin geniş kitlelere doğru ve anlaşılır bir şekilde iletilmesini amaçlayan bir süreçtir. Ancak bu süreç, yalnızca bilginin aktarılmasıyla sınırlı değildir. Bilim iletişimi, toplumun bilimsel gelişmeleri anlaması, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesi ve güvenilir bilgi kaynaklarına ulaşabilmesi için kritik bir köprü görevi görür. Günümüzde bilim iletişimi, yalnızca akademik çevrelerde değil, medya, sosyal medya ve hatta günlük hayatın bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bu geniş erişim, beraberinde sorunları da getiriyor.

Günümüzde bilim iletişiminde en büyük sorun, güvenilir bilgi ile manipülatif veya yanlış bilgilerin birbirine karışmasıdır. Bilim insanlarının medyada ve sosyal medyada popülerlik uğruna yaptıkları çelişkili açıklamalar, toplumun güvenini daha da sarsıyor. Bu çelişkili söylemler, halkın güvenini sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda bilgi kirliliği ve korku yaratıyor. Medya kuruluşlarının sansasyon peşinde koşması ve sosyal medyada hızla yayılan yanlış bilgiler, bilim iletişimini daha da karmaşık hale getiriyor.

Deprem gibi ani ve yıkıcı olaylar, insanların........

© MediaCat