menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir yanda katliam bir yanda çözüm haberleri

8 1
12.03.2025

Bugünün en kritik gündeminin çözüm süreci ve Suriye'deki gelişmeler olduğu çok açık. Özellikle şu noktanın altını çizmek gerekiyor; Alevilere yönelik çeşitli unsurların -bunun içinde HTŞ güçlerinin de olduğunu biliyoruz- aktif rol aldığı katliamların kimse tarafından gizlenmesine müsaade etmemek gerekir. 1000'e yakın insanın öldürülmüş olması çok ciddi bir katliamdır. Bu katliama karşı ses çıkartılmalı, ama demeden fakat demeden sorumlulardan hesabının sorulması için yoğun bir çaba içinde olunmalı. Olaya bulaşan tüm faillerin net bir şekilde yargılanması sağlanmalı. Eğer varsa, bu toplu katliamı engelleyecek pozisyonda olmasına rağmen engellemeyenlerden de hesap sorulmalı.

Türkiye'de iktidar Suriye'de demokratikleşme yönünde bir basınç yapmalı ve toplumun tüm ezilen kesimlerinin ve tüm kimliklerin özgürlüğünün garanti altına alınması için mücadele edilmeli.

Suriye’de bu kaçıncı katliam

Bir yandan da şu noktanın altını çizmek zorundayız: HTŞ'nin çeşitli unsurlarının ve başka güçlerin giriştiği bu katliamın sorumlularının hesap vermesi mücadelesini, Suriye'de özellikle Esad'a karşı başlayan ezilenlerin isyanının iç savaşa dönüşmesiyle beraber yüz binlerce insanın öldürüldüğü, milyonlarca insanın iç ve dış göçe zorlandığı koşulların sorumlularını unutmadan vermek zorundayız. Bugün Alevilere yönelik katliama karşı mücadele öncelikle Suriyeli göçmenlerle dayanışanların ve Suriye'de Esad rejiminin öldürdüğü, zulmettiği, hapsettiği, işkence ettiği on binlerce insan için ses çıkartanların atması gereken adımdır.

Katliamlarda çifte standart diye bir şey uygulanamaz. HTŞ iktidarındaki bu ilk kaotik durumu İslamofobik propagandayı güçlendirmek için kullananlara verilecek ilk yanıt budur. Suriye'de de dünyanın herhangi bir başka yerinde de iktidarların o toplumdaki ezilenleri kurtarma yeteneğine sahip olmadığını, HTŞ’nin demokratik bir siyasal odak olmadığını en başından beri açıklıyoruz. Doğrudan ezilenlerin talepleri, işçilerin, emekçilerin talepleri, yalnızca aşağıdan birleşik mücadeleler sayesinde ulaşılabilir.

Bunu vurgulamak şu açıdan da çok önemli. Suriye’de Alevi sivillerin ölümüyle sonuçlanan olayların kökeninde HTŞ ve onunla müttefik güçlerin sahil bölgelerine yaptıkları baskıların ardından, devrik Esad rejiminden kalan güçlerin yaptığı saldırılar var. Bu askerlerin kurduğu Sahil Savunma Tugayı’nın başında Mukdad Fatiha adında Esad döneminin sivil katliamlara, gasp, adam kaçırma gibi suçlara karışmış cinayetleriyle meşhur eski bir asker vardı. Bunun yanı sıra “Suriye'nin Kurtuluşu için Askeri Konsey” isimli bir grubun kurulduğuna dair açıklamalar da yapıldı. Bu grupların saldırılarında resmi ve sivil 130 kişi öldürüldü. 7 Mart’tan sonra ise HTŞ’ye bağlı güçlerin de aralarında olduğu çeşitli silahlı gruplar Lazkiye ve Tartus’ta bir katliama giriştiler. 10 Mart’a gelindiğinde 830 sivil katledilmişti.

830 sivilin katliamına bulaşan tüm unsurların yakalanmasını, yargılanması ve cezalandırılmasını savunmak bir zorunluluk. Kaotik ortamı fırsat bilerek insanlık ve savaş suçu işleyenler yakalanmalı, açığa çıkartılmalı ve en ağır cezaları almalı. Bunun ne dini mezhepsel bölünmüşlükle ne de örneğin Türkiye’nin kendi iç siyasal kutuplaşmasıyla açıklayabiliriz. Milyarlarca dolarla Rusya’ya kaçan Esad’ın temsil ettiği hanedanın tıpkı Suriye’yi iç savaşa sürüklerken yaptığı gibi kendi egemenlik alanını yeniden inşa etme girişiminin bir parçası, bu girişimin yarattığı gerginliğin bir ürünü olarak ele almak gerekiyor. Esad rejimi bir suç imparatorluğu gibiydi Suriye’de. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin 15 Mart 2024’te yaptığı bir açıklamada iç savaşın insani yıkımını çarpıcı sayılarla gözler önüne seriliyor. Ülkede 13 yılda 164.223 sivil öldürülürken, sivil dışı ölümlerin sayısı da 343,344 oldu. Ölen sivillerin 122.695’i erkek, 15.671’i kadın ve 25.857’i çocuktu. 49.452 sivil rejim hapishaneleri ve güvenlik merkezlerinde işkence altında hayatını kaybetti. 52.799 sivil rejim güçlerinin açtığı ateş ve bombardıman sonucu öldürüldü. 26.403 sivil rejim hava kuvvetlerinin saldırılarında öldürülürken, 8.729 sivil Rusya’nın saldırıları sonucu öldürüldü.

Kuşkusuz bu sayılar özellikle IŞİD’in Suriye’nin önemli bir bölümünü ele........

© marksist.org