Kahfurto veya İçsel Kafes
Süryanicenin Surayt lehçesi, içsel kafes konusunda şöyle bir veciz söz vardır: “Nufkina mi kahfurtaydan – Kahfurto’muzdan çıkalım.”
İnsan sosyolojisinin derin katmanlarında saklı duran bu veciz söz, binlerce yıllık bir hakikatin yankısını taşır. Çünkü darlık da, tıkanmışlık da, sığlık da önce insanın iç ikliminde başlar. Zira içsel kafesinden çıkamayan biri için dış dünyanın bütün ufukları daralır; özgürlüğün anlamı gölgelenir. Kadim bir hikmetin dediği gibi: “İçini aydınlatmayanın dışı genişlese de fayda etmez.”
İçsel kafes, insanı daraltan; düşüncenin kanatlarını kısaltan; ruhu görünmez duvarlarla sıkıştıran bir hâlin adıdır. Süryanicede işte bu hâl “kahfurto’dan çıkmak” olarak ifade edilir. Çünkü iç dünya genişlemeden dış dünyanın darlığı genişlemez; sığlık, derinliğe dönüşmez. Bu nedenle “kahfurto’muzdan çıkmalıyız.” Yani bizi daraltan içsel hâlden daha geniş bir varoluş hâline geçmeliyiz.
Bu hâl, insanın kendi iç ışığını kısmaya başladığı yerde filizlenir; kişinin hem kendisiyle hem hayatla kurduğu bağı örseler. İnsan, içindeki bu kafesi kırmadan hakikatin genişliğine açılmaz; dünyayı bütünlüğüyle göremez. Çünkü özgürlük, dışarıda başlayan bir hâl değil, içeride uyanan bir sırdır.
Kahfurto, balçıktan yapılmış bir kap gibidir: Dar, sığ ve ağır. Ve kim bu kabın içindeyse, dışarıda özgür olduğunu sanması sadece bir........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein