menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kucaklamak mı, İtmek mi?

6 0
06.10.2025

Kucaklamak mı, İtmek mi?
Ortak İnançtan Ortak Geleceğe


Cografyamizda yasanan bütün kötülükleri tek bir kişiye bağlamak, gerçeğin yalnızca görünen kısmına odaklanmak olur.Orta doğuda israil kuruldugundan beri işlenen buyuk vahsetleri sadece Netanyahu,Ariel Şaron vb. mal etmek, bunları seçen israil teror halkınin zihin dunyasini görmemek yada unutturmak olur.
israil teror devletinin ilk milli Eğitim Bakanı ve İsrail teror devletinin kurucusu David Ben Gurion'un dostu profesör Benzion Dinur,1954 te dünya siyonist örgütü tarafından yayımlanan Haganah'in Tarihine yazdığı girişte şöyle der "Bizim ülkemizde sadece yahudilere yer var. Biz diğerlerine 'Çekip gidin!'diyeceğiz.Söz dinlemeyip direnirlerse, biz onları zorla itip atacağız.Bilindigi gibi Haganah örgütü yaptigi katliamlarla yahudilerin gönlünde taht kurmuş vahset ve terorde dibin dibi bir örgüttür.
"Yahudi ajansından eski yerleşim birimi müdürü Jozef Weitz,Haziran 1967 Savasi ertesinde şunu yazar:"Söz aramızda,bu ülkede yahudilerden baska bir halka yer olmadığı acik ve nettir.
(İsrail sorunu-Roger Garaudy)

Öyleyse asıl sorun sadece öne çıkan kişilerde değil, onları seven, destekleyen ve seçen kitlelerin kirli zihin dunyalarinda aranmalıdır. Zira zulmün devam etmesini sağlayan şey, zalimi alkışlayan ve ona güç veren kör ve acimasiz inanca olan bağlılıktır.

insanligin yuz karasi yahudilere karsi,
"Müslümanlarin Özgürlüğü icin, Ümmete kendimizi yakıt yapacagiz" diyen Şehid Şeyh Yasin in filistin halkınin onurlu duruşu, tarihin en karanlık sayfalarına ışık düşürmektedir. Yalnızca kendi varlığı için değil, bütün bir ümmetin haysiyeti ve onuru için bedel ödeyen filistin halki, zulme karşı bir vicdan terazisi gibi durmaktadır. Peki, bu direnişin, bu fedakârlığın ve bu çığlığın karşısında başta musluman ulkeler ve Birleşmiş Milletler’in vicdanı ne zaman fiilî harekete geçecektir? Masalarda alınan kararların ötesinde, somut adımların atılması ne zaman mümkün olacaktır? Zira adaletin gecikmesi, mazlumun yarasını derinleştirir, zalimin cesaretini artırır. Tarih, bugün susanların sessizliğini, yarın daha buyuk acilar ve gözyaşlarıyla yazacak.
Bu sekilde Kendinden başkasına hayat hakkı tanımayan terör devletinden, ikili devlet talep etmenin işlevi yok. Bu tür talepler,artik terör devletini güçlendiren verimsiz bir çabaya dönüstü; kalıcı çözüm, güç gösterileriyle, karşılıklı hak ve eşitlik temelinde ortak yaşama zemini oluşturmaktan geçiyor.

Onbinlerce kişilik ordular, kadim coğrafyalar, derin tarihler… Hepsi aslında bize şunu hatırlatır: bu topraklar sadece bir devletin değil, bir medeniyetin sorumluluğunu taşıyor. Biz, aynı inancı paylaşan insanlar olarak çoğu zaman düşmanı dışarıda ararız; oysa asıl kaybı çoğunlukla birbirimizi anlamak istemedigimizden, küçümsemekten veya ötekileştirmekten yaşarız.
Farklı dil ve kültürleri bir sorun gibi görerek, toplumun birlik ve beraberliğini zayıflattik. Çeşitliliği tehdit olarak........

© Mardin Life