Millet Maarifinin Vicdanı
MUHALİF YA DA İDRAK EDİLEMEYEN MUVAFIK
“Bedâyi ihtira eyler ölüm bahrinde erkekler burada.”
Onu ilk defa ilk defa Nuri Şahin’in yanında tanımıştım. Sene 1987… Trabzon’dan bir toplantı için Ankara’ya gelmiştim. Stat Otel’in lobisinde oturuyorlardı. Birlikte çalıştıkları ve yayınına son verilen Yeni Haber Gazetesi tecrübesinden sonra başka bir gazete faaliyeti için Ankara’ya gelmişlerdi. Projeleri için destek arayışı içinde idiler. Belediye başkanı Mehmet Altınsoy’un çevresinde bu desteği buldular. “Belde” adıyla reklam gazetesi olarak faaliyetini başlatan ücretsiz ve çok özel bir dağıtım sistemi ile her sabah ev ve iş yerlerine ulaştırılan, 50 bin tirajlı bu günlük gazetenin henüz ilk günlerinde benim de tayinim TRT Radyo Dairesine Koordinasyon Müdürü olarak çıktı. Gazetenin Sahibi Nuri Şahin, Genel Yayın Müdürü Ömer Lütfi Mete… Ben dâhil yakın çevremizdeki birikim sahibi çok sayıda arkadaşımız, her gün sabahın ilk saatlerine kadar süren amatör bir gayretle bu işe omuz verdik.
İşte Ömer’le yakın temasım bu yoğunluk ortamında onun ayrılıp İstanbul’a döndüğü güne kadar sürdü. O işin tabiatından kaynaklanan gerilim içinde bile hep nazik ve önemseyen tavırlarıyla beni etkilemişti.
Ömer İstanbul’a döndükten sonra Nuri gazeteyi sürdürme gayreti gösterdi. Ancak reklam desteği zaafa uğrayınca o da işi bırakmak zorunda kaldı.
Ömer, daha sonraki süreçte zuhurata tabi görüşmelerde hemen her seferinde beni adeta gönlü ile kucaklayan yakınlığı ile mesrur etti. Özensizliğe zarafet veren, kendine özgü bir giyinişi vardı… Bakışlarıyla içimi aydınlatırdı. Güzellik denen o iç sonsuzluğun bize bakan, baktıran gözleriydi sanki…
Aile Araştırma Kurumu için hazırladığım kırk saatlik dramatik eğitim seti için radyo tiyatrosu tarzında yazdırdığımız oyunların bir kısmını Ömer Lütfi yazdı. Bu iş ilişkisi sebebiyle de (daha çok telefonla) görüşmelerimiz oldu.
Ömer’in drama yazarlığı vasfını da bu vesileyle tanımış oldum. Etkileyici, dikkat çekici metinlerdi. Adeta onu bu sahada şöhrete ulaştıracak senaryolarının habercisi idi.
Ben İstanbul’a naklettikten sonra zaman-zaman görüşmelerimiz oldu. Her karşılaşma ve görüşme beni ona daha bir dostluk hissiyle bağlamıştır. Sabah Gazetesindeki köşe yazılarının tiryakisi olmuştum. Takdir hissiyatımı her seferinde kendisi ile paylaştım. Bu dikkat ve alâkam onu memnun ediyordu. Bu vesile ile mezkûr gazetedeki köşe komşusunun, Umur Talu’nun da tiryakisi olmuştum. Kaderin güzel bir tecellisi halinde ortaya çıkan tevafukta, karşı görüşte iki vicdan odağı teşekkül etmişti bu sayfa köşelerinde. Her gün gazeteyi o sayfalardan ibaret görerek satın alıyordum. Her noktada ölçülü, keskin ve coşkulu bir millet maarifinin vicdanı oldular.
Ömer’in ilk şiirini nerde ve ne zaman........
© Maarifin Sesi
