Küresel Tuzak: Gıdanız ve Zihniniz İçin Kirli Savaş!
Geleneksel tarımın ve saf gıdanın kökünü kazımayı hedefleyen, zihinlerimizi kimyasal sisle örten küresel kuşatmanın tam ortasında çırpınıyor olabilmesi sadece komplo teorisi değil, gözlerimizin önünde sergilenen, ancak ustaca perdelenen acı gerçeğin ta kendisidir.
Doğal Tarımın Ölüm Fermanı mı Yazılıyor?
Ekolojik dengenin ve çiftçi özerkliğinin temel taşları olan rejeneratif ve organik tarım hareketleri, endüstriyel tarımın yıkıcı etkilerine karşı umut ışığı yakarken, dev tarım şirketlerinin gölgesi ışığı boğmak üzere. Tarım şirketleri, genetiği değiştirilmiş (GDO) toprak mikroplarını ve diğer biyoteknolojik ürünleri “sürdürülebilir” ya da “rejeneratif” çözümler olarak pazarlayarak, yeşil kamuflaj altında kendi hakimiyetlerini pekiştirme derdindeler.
Bu sözde yenilikler, çiftçileri kurumsal girdilere bağımlı kılarak, kimyasal ve biyoteknoloji devlerine olan esareti derinleştiriyor. GDO mikropların toprak ekosistemlerine salınmasının ekolojik riskleri ise büyük ölçüde değerlendirilmemiş, yerli mikrobiyal topluluklar ve toprak sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkileri belirsizliğini koruyor olması, gerçek sürdürülebilirlik ilkeleriyle taban tabana zıt tablo çizmektedir.
“Mutlak Sıfır” Aldatmacası ve Gıda Egemenliğinin Sonu
Tarım üzerindeki baskı, yalnızca biyoteknolojik dayatmalarla sınırlı kalmıyor. Çiftçiliği kârsız hale getirmek, üreticileri topraksızlaştırmak ve gıda üretimini bilinçli olarak kısmak amacıyla tasarlanmış idari ve düzenleyici önlemler, küresel tarım savaşının habercisi niteliğinde. Karbon, azot, kuş gribi gibi bahanelerle yürütülen kampanyalar, çiftçileri üretimden vazgeçmeye, arazilerini satmaya teşvik ediyor.
İngiltere’de........
© Küresel İfşa
