Kıyametin Gölgesinde: İnsanlığın Korkusu Neden Bitmiyor?
İnsanoğlu, yüzyıllardır dünyanın sonunun geldiğine inanmak istiyor. Bu inanç, sadece mistik korku değil; aynı zamanda güçlü kontrol aracına dönüştü. Korku, toplumsal mühendisliğin en eski ve en etkili silahıdır. İnsanlar bilinmezlikten ürker ve kolayca maniple edilir. Korkunun hüküm sürdüğü dünyada, “güvenlik” vaat eden otoriter yapılar yükselir. Peki, korkunun ardında ne var? Gerçekten kıyamet kapımızda mı, yoksa sadece oyun mu?
Tarihten Günümüze Kıyamet Anlatılarının İzleri
Milattan önceki çağlardan beri kıyamet kehanetleri toplumları sarsmış, bazen panik yaratmış, bazen de umut olmuş. Ancak tarih, kıyametin gerçekleşmediğini gösteriyor. Yine de, kıyamet anlatıları insanın bilinmezlik karşısındaki çaresizliğini ve anlam arayışını yansıtırken, çoğu zaman korku üzerinden kontrolü elinde tutanların işine yarıyor. Çünkü korku, insanları itaat etmeye zorlar; “güvenlik” vaat eden otoriter yapılara boyun eğdirir.
Modern Kıyamet: Nükleer Tehditten İklim Krizine
20. yüzyılın ortalarından itibaren kıyamet senaryoları somutlaştı. Atom bombası, insanlığın kendi eliyle yok olabileceği gerçeğini gözler önüne serdi. Sonrasında iklim krizi, biyolojik silahlar, pandemi ve yapay zekâ gibi yeni tehditler ortaya çıktı. Sözde küresel iklim krizi, korkunun politik ve toplumsal patlama noktası olduğunu gösterdi. Planlanmış Covid-19 pandemisi ise aşı kaynaklı biyolojik tehditlerin ne kadar gerçek ve yakın olduğunu kanıtladı. Bu gelişmeler, kıyamet anlatılarını sadece dini olgu olmaktan çıkarıp, küresel politikaların ve teknolojik gelişmelerin merkezine........
© Küresel İfşa
