18 bin 250 ölüye...
Siz, bizim insan kardeşimizdiniz...
Bizim demek doğru değil aslında... Bizim büyük dedelerimizin kardeşiydiniz...
Siyasetçilerin yalanlarına kandınız, dolduruşuna geldiniz...
Belki “Çok zengin olacaksınız” dediler size...
Belki “vatan-millet” diye gaza getirdiler.
Ege zeytinliklerinde huzurlu bir yaşam vaat ettiler belki de...
Tarihe geçeceğinizi, ölümsüz olacağınızı söylediler...
“Düşman zaten çöküyor. Padişah teslim oldu, orduları dağıldı, askeri kalmadı. Hiçbir direnişle karşılaşmayacaksınız. Burnunuz bile kanamayacak” diye cesaret pompaladılar...
★★★
Sonra birer çakar almaz tüfek tutuşturup ellerinize, hepinizi doldurdular gemilere...
Büyük bir sevinç içinde koşarak çıktınız İzmir Limanı’na 15 Mayıs 1919’da...
Yerel halkın Rum kökenli olanları sevinç çığlıklarıyla, çiçeklerle, şampanyalarla karşıladı sizi...
Türkler’de ise büyük bir sessizlik vardı...
Sadece izliyorlardı yaptıklarınızı...
★★★
O rahatlıkla Türk bayraklarını indirip yerine kendi bayrağınızı astınız.
Sonra kutlamalara başladınız sevinç içinde...
“Söylenenler doğruydu demek ki... Padişah gerçekten teslim olmuş olmalı ki tek bir asker bile yok” diye düşündünüz...
Tam şampanyaları patlatmaya hazırlanıyordunuz ki tek bir el silah sesi duydunuz...
“Bir Türk gazeteci... Hasan Tahsin’miş adı... Aklınca bizimle savaşacakmış... Hallettik” dedi komutanlarınız...
Rahatladınız!
★★★
Keşke rahatlamasaydınız be büyük dedelerimizin ölü kardeşleri...
O “ilk kurşun”u uyarı kabul edip geldiğiniz gemilere binip dönseydiniz memleketinize...
Keşke kalıp da üç yıl boyunca yakıp yıkmasaydınız güzelim Anadolu’yu...........
© Korkusuz
