menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bizim sokağımıza bayram grevle, barışla, demokrasiyle gelir

11 4
07.06.2025

Bayram günlerindeyiz. Pek çok evin salonunu, odalarını bayram havası dolduruyor şimdi. Kimi evlere ise bayram hiç uğramıyor.

Hangi evlere girmez bayram havası? Ölümlerin sıralı olmadığı evlere, gençlerin tabutla döndüğü evlere mesela.

Bir de bayram havasıyla dolacak bir evi olmayanlar var. Deprem şehirlerinin toplamında altı yüz binden fazla insan hala konteyner denilen kutucuklarda yaşıyor. Antakya’da bu sayı iki yüz bini aşıyor. Bunlara geçici konut falan denilemeyeceğini, insanların böyle yerlerde altı aydan fazla kalamayacağını, kalmaması gerektiğini bilmeliyiz.

Kazandığımızla evimizi geçindirmekte zorlanıyoruz. Milyonlarca insan sefalet koşullarında yaşıyor. Nasıl bayram edelim? Emekliler aldıkları maaşlarla, verilen bayram ikramiyesiyle torunlarına harçlık vermekte zorlanıyor.

Ahmet Arif’in “Barışa, bayrama hasret,” dediğinin orta yerindeyiz. Umudumuz var ama defalarca umduğumuz yerden vurulduğumuzdan, “çözüm” deyip, geri dönüldüğünde girilen kanlı yollardan sebep endişeliyiz.

Yalnız bu da değil elbette. İktidarda kalmak için gücünün yettiği her şeyi yapacağını bildiğimiz bir koalisyon yönetiyor ülkeyi. Hukukun ayaklar altına alınmadığı tek bir gün yok. 19 Mart’tan beri İBB operasyonlarında en son beşinci dalga geçtiğimiz hafta geldi. Bu defa Adana’nın ilçe belediye başkanlarına da uzandı. “Darbe” değerlendirmesini haklı çıkartıyor yapılanlar. 12 Eylül, biliyorsunuz bir günde yapılan bir iş değil. Aylara, daha sonra da yıllara yayılan bir sindirme ve ele geçirme harekâtı. Son operasyonda gözaltına alınanların, sıraya dizilmiş halde çekilmiş görüntülerinin kısa filmler yapılarak basına servis edilmesi, 12 Eylül’deki görüntülere ne kadar benziyor. Sadece 12 Eylül’e mi? Geçtiğimiz yıllarda seçilmiş Kürt siyasetçilerine reva görülen de biliyorsunuz buydu.

Bunlara karşı, memleketin iliğini kemiğini sıyırmaya niyetli mutlu bir azınlığın, çoğunluğa hükmetmek için elinden gelen her şeyi yapmasının, hukuku ayaklar altına almasının karşısında duran bir halk var. 19 Mart’tan bugüne meydanları dolduran, çarşaf çarşaf yalanları yırtıp atan halkın sokaktaki mücadelesidir. Elbette bu mücadelenin en kritik aşamasında iradesiyle sokağa çıkan gençliğin hakkı teslim edilmeli. Geçtiğimiz bayramda yüzlerce genç hapisti, neyse ki bu bayramda özgürler.

İktidarın yaptıklarına onay verecek, “doğrudur” diyecek vicdan sahibi tek bir insan olduğunu düşünmüyorum. Keza bu siyasete onay vermek için insanlığa dair çok temel........

© Kısa Dalga