Ayşe değil, çözüm tatile çıktı anlaşılan…
Şu çözüm meselesini düşünüyorum kaç gündür. Türkiye ile Yunanistan belki balayı yaşıyorlar ancak Kıbrıs’ta taraflar ne yazık ki bu havada değiller. Neyse ki buluşmaya başladılar, başladılar ama buluşmalar sonuçsuz kalıyor. Örneğin yeni kapı açma meselesi vardı anlaşılan onda da uzlaşı yok. Yani taraflar buluşuyor bir şeyler konuşuyorlar ama dişe dokunur bir gelişme yok. Anlıyoruz ki bu gayri resmi görüşmeler boşuna.
Tek kurtuluşu çözüm müdür bu ülkenin diye kendi kendime soruyorum, çoğu zaman da başka çıkış kapısı göremiyorum aslında ama diğer yandan can alıcı soru aklımda uyanıyor; Rumlarla çözüm ama nasıl?
Adamlar barbar bir kere, bizi sevmiyorlar kimse kusura bakmasın bu böyle. Önceki akşam uzun bir puro sohbetindeydim yine. Kabineden bakanlar, eski bakanlar vardı. Tatlı bir ortamdı vesselam. Her biri de kapılar yeni açıldığında oluşturdukları dostlukları ve bu dostlukların nasıl bittiğini anlattı.
Özeti şuydu gecenin: "Rumlarla kurduğunuz iyi dostluklar 'ben de varım bu adada' dediğiniz anda bitiyor."
Rumların kendi meclislerinden ELAM terör örgütünün baskısıyla geçirdiği ve okullarda kutlama kararı aldığı Enosis'in gerçekleşmesi için vakti zamanında yaptığı plebisitin yıl dönümü artık her yıl anılacak. Tabii bu karar özellikle Türk tarafında ciddi tepkiye neden olmuştu hatırlıyorum. Rumlarla çözüm arayışında olmak adeta iyileşmesi için yaraya ilaç sürülmesi yerine tuz basmaya benziyor. Yani hem zararına hem de boşuna uğraş anlamına geliyor bu.
Yahudi kökenli bir dostum bir zamanlar bana gülerek "Benim çok postum var dostum, bazen kuzu postunu giyerim bazense kurt postunu"........
© Kıbrıs Postası
