Kıbrıs sorununda, tarihsel bellekten gelecek tasarımına
Kıbrıs meselesi, artık yalnızca siyasetçilerin masa başında tartıştığı bir sorun olmaktan çıkmalıdır. Bu sorun, adada yaşayan her bireyin kimliğine, geçmişine ve hatta gelecek tahayyülüne işlemiş çok katmanlı bir mesele hâline gelmiştir. Kıbrıs’taki bu bölünmüşlük, sadece fiziksel sınırlarla değil; kolektif hafızalarda, nesiller arası aktarılan korkularda ve kimlik duvarlarında da yaşıyor.
Bu noktada, meseleyi sadece siyasi çözüm paketleriyle değil, kuşaklar arası sosyo-psikolojik yapı ile birlikte düşünmek elzem hâle geliyor.
Amerikalı tarihçiler Strauss ve Howe’un geliştirdiği Kuşak Teorisi, tarihsel kırılmaların bireyler üzerinde bıraktığı izleri anlamada önemli bir anahtar sunuyor. Bu teoriye göre toplumlar, tarihsel travmalarla şekillenmiş ardışık kuşaklar üretir: savaş kuşağı, kriz kuşağı, yeniden doğuş kuşağı… Kıbrıs’ta 1963, 1974 ve sonrası olaylar, her iki toplumda da kuşakları hem biçimlendirmiş hem de kutuplaştırmıştır. Bu kuşaklar arasında, hâlâ birbirini tanımayan, anlamayan ve hatta görmek istemeyen sosyal yapılar bulunmaktadır.
Ancak yeni kuşakların, özellikle........
© Kıbrıs Postası
