Bir haftayı aşkın bir süredir özellikle Orta Doğu ülkelerinde yaşayanlar, nefeslerini tutmuş, İran ile İsrail arasındaki savaşın nereye varacağını düşünüyordu. ‘Ya Amerika Birleşik Devletleri (ABD) müdahale eder ve savaşa müdahil olursa?’ soruları hep zihinleri kurcalıyordu. Müdahil ne demek, ABD esasen dolaylı da olsa, savaşta taraftı. Dün sabah başta Fordo olmak üzere, İran’ın 3 nükleer tesisini vurması ‘Tam taraf’ konumuna geldi. Başkan Trump’ın, İran karşısında bocalamaya başlayan İsrail’e sunduğu can suyu ile Netanyahu yine dört ayağının üzerine düştü.

Aylardır Gazze’de Filistinlilere cehennemi yaşatan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da istediği, ABD’nin, İran’a karşı savaşa girmesi ve etkisiz hale getirmesiyle kendisinin de prestij elde etmesiydi. Bir bakıma öyle de oldu. ABD, ‘Sığınak katili’ diye bilinen B-2 hayalet bombardıman uçaklarıyla İran’ın ünlü Fordo ve diğer iki nükleer tesisini vurdu.

ABD Başkanı, Kongreden herhangi bir yetki almadan, kendisine oy verenlerin yüzde 53’ünün ‘savaşa hayır’ demesine rağmen, Yahudi lobisinin, dolayısıyla kendi çıkarları uğruna Netanyahu’nun çizdiği rotaya girdi. Başkan Trump, birkaç gün önce de, İsrail’den hava saldırılarını durdurmasını istemenin zor olduğunu söyledi. Bu da çeşitli yorumlara yol açtı. Halbuki saldırı ‘Yükselen Aslan’ ismiyle 13 Haziran’da........

© Kıbrıs Gazetesi