Samson; şifreleri vermiş, darbenin ayak sesleri de duyulmuştu…
15 Temmuz 1974 tarihi, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’nın kilometre taşıydı. ENOSİS’e (Ada’nın Yunanistan’a ilhakı) ramak kalmış, Kıbrıs Türk halkı da uçurumun kenarında, gelişmeleri büyük bir endişeyle izlemekteydi. Rum Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios, düzenlenen birkaç suikastı atlatmıştı ancak bu kez durum ciddiydi.
Esasen Yunanistan’da Kraliyet rejimine son veren Albaylar Cuntası’nın, EOKA Lideri Grivas’ı Kıbrıs’ta görevlendirme kararı, gidilecek köyün minarelerini de görünür hale getirmişti. Ada’nın her yanında polis karakolları saldırıya uğruyor, Makarios yanlıları tasfiye ediliyordu. Makarios’u müthiş bir korku sarmış, Atina ile ipler iyice gerilmişti.
Halbuki Makarios da, en az diğerleri kadar ENOSİS yanlısıydı ancak taktiği farklıydı. Ada Türklerini silahsız olarak dize getirme planını uygulamaya koymuş, zaten toprağın yüzde 3’üne sığınmak zorunda kalan Kıbrıs Türkü, ekonomik ve sosyal açıdan çökertilmeye başlanmıştı. Kıbrıslı Türk’e 5 dakikada pasaport çıkarılıyor, Avustralya bileti kesiliyordu. Anlayacağınız Makarios tezgâhını çoktan kurmuştu.
Her şeye karşın Cunta’nın ve EOKA B’nin sabrı kalmamış, Makarios’u ENOSİS’e giden yolu uzatmakla suçluyor, “Biz bu işi silahla temize havale ederiz” diyorlardı. Aynen Girit’te yaptıkları gibi! Her türlü silah ve cephaneye sahiptiler. Hatta Cumhuriyet döneminde ünlü EOKA’cı Nikos Samson’un, gazetesi ‘Mahi’ için sipariş ettiği ve kurnazca üzerinde ‘Matbaa Malzemesi’ yazılı kasalardan ikisi Mağusa Limanı’nda vinçten düşüp de kırıldığında gerçek ortaya çıkmış, kasalardan son model otomatik silahlar ve cephane etrafa yayılmıştı.
Böylelikle Samson’un bir yalanı ve taktiği daha ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet döneminde HALKIN SESİ’ni ziyarete geldiğinde, illa ki ambarı da merak etmiş ve görmek istediğini söylemişti. Herhalde ambarda silah atölyesi falan olduğunu düşünüyordu. Ambarda sadece gazete baskısı için istiflenmiş kâğıtları görünce, kim bilir aklından neler geçirmişti? Orası, varoluş mücadelesi döneminde başta Samanbahça olmak üzere bölgedeki kadın ve çocukların sığınma mekânı olmuştu. Başta Dr. Küçük’ün eşi Süheyla Küçük olmak üzere, K. T. Kadınlar Birliği’ne mensup arkadaşları, sığınanlara yardımcı oluyorlardı.
Tekrar darbe........
© Kıbrıs Gazetesi
