Bir 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı daha geride bırakırken, verilen mesajları iyi okumak lazım. 20 Temmuz tarihi, aynı zamanda KKTC’nin ve Türkiye’nin sevinci, Rum tarafı ile Yunanistan’ın da hüznüdür. Ama 20 Temmuz, gökten düşerek gelmiş değildir. Durup dururken de gelmediğine göre, elbette bir nedeni vardır. 15 Temmuz 1974 darbesi olmasaydı, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı da olmayacaktı.

Bir şey olabilmesi için mutlaka bir sebebi vardır. Mesela Ada’yı Yunanistan’a ilhak etmek anlamına gelen Enosis’i gerçekleştirmek için EOKA kurulmasa ve harekete geçmemiş olsaydı, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) de kurulmayacaktı. Görülüyor ki, sebep olan ve kaşıyan hep Rum tarafı olmuştur. Kıbrıs Türkleri hep savunmada kalmış, işler çığırından çıkınca da Türkiye, garantör ülke olarak ve anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak müdahale etmek durumunda kalmıştır.

Öncelikle bunları not etmek gerek.

Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda yer alan coşkulu törende yapılan konuşmalarda, Kıbrıslı Türklere ve Rumlara olduğu kadar, Kıbrıs’la ilgili ‘aktörlere’ ve nihayet dünya kamuoyuna verilen mesajlar oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonunun arkasında olduklarını yineledi, Tatar ve Ünal Üstel hükümetiyle tam bir uyum içinde olduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı........

© Kıbrıs Gazetesi