Okurlardan teşekkürlerimle
İbrahim Erkan Manavoğlu: “Bazı gafillerin gözleri ve kulakları tarihi gerçeklere karşı da balçıkla sıvanır… Hele o balçık, Brüksel balçığı ise!”
*
Onur Cem: “New York’taki beşli toplantı arifesinde sırf, Hristodulidis’in elini güçlendirmek amacı ile; KKTC devletinden maaş alan bazı kişilerin TC ve KKTC’yi Hristodulidis nezdinde Rum yönetimine şikayet etmesi, TC’nin uluslararası mahkemede yargılanmasını istemesi, şimdi de bir Kıbrıslı Türk’ün Nikos Hristodulidis’in maiyetinde Rum yönetiminin ulusal tezlerine hizmet etmesi, sade vatandaşlar tarafından bile büyük tepki ile karşılanmaktadır…
Öte yandan devletimiz KKTC’yi korumakla yükümlü olan atanmış ve seçilmiş yetkililer, ulusal tezlerimizin böylece baltalanması karşısında neden sessiz kalmaktadırlar?”
*
Çetin Uğural: “Kıbrıs Türk Demokratik Solunun, kendini ifade etmesinde niye sıkıntı yaşanıyor? Bunu anlamak için, 1950-60 dönemine bakmak gerekir. Bu dönemde Kıbrıs’ta, kapitalizme karşı emek savunucusu sol sendika PEO, solun siyasi partisi de AKEL idi. Kıbrıslı Türk işçiler de bu iki örgüt içerisinde emekçi haklarının korunması mücadelesine katılmaktaydılar.
AKEL, bugün de olduğu gibi, o zaman da Rum milliyetçisi ve ENOSİS’’i savunan bir parti idi. PEO ve AKEL, o yıllarda Yunanistan’da güçlenen sol hareketin sosyalizmi kurmak üzere olduğuna inanıyor, dolayısıyla Kıbrıs’ın Sosyalist Yunanistan’a ilhakının Kıbrıs’taki Rum – Türk tüm emekçilerin de lehine olacağı propagandasını yapıyordu.
Olayın tamamen dışında olan İstanbul’daki Türkiye Komünist Partisi de Sosyalist Yunanistan’a ilhakın Kıbrıslı Türk işçilerin de lehine olacağı görüşünü iletiyordu.
Kıbrıslı Türklerin TMT altında örgütlenişi ve ENOSİS’e direnişi ise PEO ve AKEL tarafından emek karşıtı faşist bir hareket olarak tanımlanıyordu. Çünkü sorun ulusal değil, sınıfsal bir sorun idi onlara göre… Daha doğrusu, Kıbrıslı........
© Kıbrıs Gazetesi
