menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

PKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi?

49 0
26.10.2025

PKK meselesinin içine Kuantum fiziğini sokup 50 senede zor bela çözülen meseleyi karmaşık hale getirmek gibi bir derdim yok.

Kedi analojisine gelmeden önce dün Kandil’deki PKK basın toplantısının az konuşulan bir yerinden başlayalım.

Açıklamayı okuyan Sabri Ok’tan.

Sabri Ok, PKK’nın ilk kadrolarından bir isim.

1984 Eruh saldırısının planlayıcısı olduğu iddiasıyla hapse girdi ve tam 20 yıl hapiste kaldı.

PKK’nın 20 yıl boyunca cezaevi sorumluluğunu yaptı.

İlk olarak 1997’de devlet PKK ile müzakerelerde hapishanedeyken onunla görüşmeye başladı.

2005’de cezasını bitirip tahliye oldu.

Ve çok ilginç bir şey yaptı: Askere gitti. Manisa’da askerlik yaptı. Çünkü Türkiye’de kalmak istiyordu, o sıralarda kurulan Demokratik Toplum Partisi’nin kuruluşuna yer almış, hatta yöneticileri arasında da olabilirdi.

Tam o sıralarda Erdoğan Diyarbakır’a gidip Kürt meselesi benim meselem demişti. MİT’in PKK ile temasları başlamıştı.

Görüşülenlerden biri de daha önce de devletin hapisteyken görüştüğü Sabri Ok’tu.

Bunu nereden biliyoruz?

Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun’un hatıratından.

Sabri Uzun, 2005’de Sabri Ok’u Ankara Söğütözü Saklıbahçe Parkı’nde MİT’çilerle otururken görmüştü:

“İşletme sahibi, çok cesur ve insancıl bir kişiydi. 'Heyecanlanmayın, o şahsın yanındakiler MİT'çiler dedi. Şu masalara oturanlar da sizin İstihbarat polisleri' diyerek iki üç kişiyi işaret etti. O gün MİT, görevlileriyle Sabri Ok'u birlikte görünce, PKK terörüne siyasi çözüm arandığını anladım ve büyük mutluluk duydum. Ancak istihbarat polislerinin MİT görevlilerini takip ediyor olmasına da üzüldüm..."

Ama Emniyet’in MİT’i takibi daha sonra üç ayrı şehirde itirafçılar üzerinden Ok hakkında açılan davalara dönüştü.

Ve Ok da Nisan 2007'de pasaportuyla Türkiye'den ayrıldı.

Sonra adını nerede duyduk?

2010’da PKK ve MİT’in Oslo’daki görüşmelerinden sızan ses kaydında.

Oslo’ya getirilen PKK liderlerinden biri de Ok’tu.

Hatta şöyle bir diyalog vardı ve o yıllarda çok haber olmuştu:

"Mustafa Karasu: Ben şuna inanıyorum devlet istesin şu anda bizi uçağınıza alıp götürebilirsiniz isteseniz.
Afet Güneş: Kesinlikle. Ben diyorum gelin götüreyim.
Mustafa Karasu: İsterseniz götürürsünüz.
Afet Güneş: Götürürüm tabii.
Afet Güneş: Şu an götürürüm yani bir sakınca yok.
Mustafa Karasu: Demek ki o zaman Önderlikle görüşme sorunu da yok.
Sabri Ok: Benim hakkımda iddianame hazırlandığı söyleniyor. Bir tarafta kapatılırken bir tarafta açılıyor.
Afet Güneş: Hep söyleniyor yani. Bir dosyanın tamamlanması adına yapılan operasyonlar.
Mustafa Karasu: Sabri arkadaş hakkında dava açılmış. Niye açılıyor biri kapatılırken. Şimdi Sabri arkadaşı gönderebilir miyiz.
Sabri Ok: Karasu'yu göndereceğiz.
Afet Güneş: Karasu yeter bize."

Masada bu diyaloglara kadar varan Oslo görüşmeleriyle de mesele çözülemedi.

Kandil’deki basın toplantısında PKK’nın Türkiye’den tamamen çekildiği açıklamasını da Sabri Ok yaptı.

Yani karşımızda devleti çoğumuzdan daha yakından tanıyan, 30 yıldır da devletle çözüm için müzakerelerin içinde yer almış biri var.

Yani karşımızda dün başlamış, kimsenin birbirini tanımadığı bir mesele yok.

Kimse kimseyi kolayca kandıramaz.

70’lerine dayanmış, 20 yılı hapiste geri kalanı dağda geçmiş bir adam için de 50 yıl sonra örgütünün kendini fesh etmesi, silah bırakmak, militanlarını geri çekmek kolay verilecek kararlar değil.

Çünkü bunlardan........

© Karar