Komisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı….
Çözüm Süreci’nde son durumu kabaca böyle özetleyebiliriz.
Şimdi ayrıntılara bakalım.
Çarşamba günü uzun adı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi olan komisyonun önemli bir toplantısını gün boyu Meclis’te izledim.
Kapıdan, Meclis’in görkemli kabul salonuna doğru giderken görevlilere komisyon deyince bütün kapılar hızlıca açıldı. Komisyon artık The Komisyon.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile gücü zayıflayan ve gündemden düşen Meclis’e uzun süre sonra yeniden spotların dönmesine neden oldu bu komisyon.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da bu yüzden heyecanlı, çözüme odaklı ve süreci başarıyla modere ediyor.
İzlediğim oturumda Türkiye’nin en önde gelen think tankleri ve araştırma şirketleri dinlendi.
Uzun süredir Türkiye akademik ve fikri hayatında bu kalitede ve özgünlükte bir bilgi, veri ve analiz beyin fırtınası yaşanmamış olabilir.
Herşey sansürsüz, adı verilerek ve farklı siyasi ve sosyal perspektiflerle konuşuldu.
En çok şaşırdığım da bu oldu; Çarşamba günü 6 saat boyunca Meclis komisyonunda şahit olduğumuz ifade hürriyeti, maalesef üniversitelerde, sivil toplumda ve televizyonlarda yok.
13 birbirine benzemez partiden temsilcilerin olduğu bir salonda Türkiye’nin en hassas, en cız meselesi büyük bir sükûnetle konuşuldu. Her oturumun sonunda milletvekilleri sunum yapanları tebrik etmek için sıraya girdi.
Bir çeşit demokrasi serabıydı şahit olduğumuz.
Bu komisyon için açılmış bir özgür tartışma alanı olduğu açık.
Ama daha ilginç bir aydınlanma yaşıyor insan: Türkiye, Kürt meselesi ve PKK meselesinde pek çok tabuyu aslında konuşa konuşa aşmış. Belki de Meclis’te DEM’lileri duymaktan ya da meselenin artık konuşulmamış........
© Karar
