menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarihi anlar ve tarihsiz iktidarlar

22 3
friday

İsrail, Türkiye’ye müzahir bir Suriye’nin neye dönüşebileceğini gayet iyi biliyor. Bu yalnızca İran’a karşı bir mevzilenme ya da Gazze hattındaki gerilimle sınırlı bir mesele değil. Asıl tedirginlik, kuzey ekseninde Kürt meselesini iç barış zemininde aşmış, siyasi bütünlüğünü tahkim etmiş ve bölgesel ağırlığını yeniden kurmuş bir Türkiye ihtimali. Türkiye de siyasi birliğini kaybetmiş bir Suriye’nin bedelini yalnızca sınır karakollarında değil, göç dalgalarında, silahlı çatışmalarda ve çözümsüzlükte defalarca ödemiş bir ülke. Bu yüzden sahadaki askerî hareketliliğin ardında duran esas resim, masada kurulan yeni dünyanın habercisi.

Ne var ki tam da bu tarihî eşiğin ortasında, Türkiye içerideki hesaplaşmalarla oyalanmaya devam ediyor. Musul’da haritalar yeniden çizilirken, Ankara’da bir büyükşehir belediye başkanının yıllar önce attığı bir imzanın suç sayılıp sayılmayacağı tartışılıyor. Gazze’de çocuklar bombardıman altında can verirken, Türkiye’de seçilmiş yerel yöneticiler yargı önünde, çoğu zaman hukuki dayanağı zayıf dosyalarla cezalandırılıyor. Aynı günlerde Süleymaniye kırsalından çatışmasızlık yönünde bazı açıklamalar gelmiş olsa da, bunların siyasi bir karşılık üretmediği açık. Çünkü güvenlik ve adalet politikası, taktik hamlelerle değil, tutarlılıkla anlam kazanır.

Bir yandan örgüte dair yürütülen diplomatik ve askerî süreçler devam ederken, öte yandan halkın oyuyla seçilen aktörlerin sürekli olarak yargı mekanizmalarıyla tasfiye edilmesi, kamu vicdanında büyük bir kırılma yaratıyor.

Demokrasiyle gelenin mahkeme kararıyla götürüldüğü bir düzende, hangi dış politika söylemi halk nezdinde güven uyandırabilir? Bu soruyu sormak suç değil, sorumluluktur. Ama ne yazık ki bu ülkede artık en çok da sorumluluk sahipleri “şüpheli” sayılıyor.

İktidarın zihni artık yalnızca seçimi kazanmak üzerine kurulmuyor. Aynı zamanda muhalefeti cezalandırmak, sindirmek ve mümkünse yok saymak üzerine kodlanıyor. Bu siyaset tarzı yalnızca içeriye değil, dış politikaya da sirayet ediyor. Dış dünya ile kurulan ilişkiler, içeride büyüyen tahakkümün gölgesinde biçimleniyor.........

© Karar