menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyasetin yarasına kayyum basmak

27 10
10.09.2025

Türkiye, yakın geçmişte pek çok yasaktan kurtulmuş bir ülke. Başörtüsü yıllarca üniversite kapılarında yasaktı, inançlı genç kızlar kendi ülkesinde eğitim hakkından mahrum bırakıldı. Kürt kimliği, uzun süre kamusal alanda yok sayıldı. İfade özgürlüğü dar bir çerçeveye sıkıştı. Fakat zamanla bu yasakların çoğu kalktı, toplum nefes aldı. Farklı kimlikler görünürlük kazandı, dindarlar kamusal hayatta daha özgür bir şekilde var oldu. Bütün bunlar, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda kıymetli kazanımlar olarak hafızaya işlendi.

Ne var ki bugün yalnızca kayyum ihtimali değil, siyasi tutuklular, ifade özgürlüğünün daralması, hukukun bağımsızlığını yitirmesi gibi gelişmeler de bu kazanımların üzerine kara bir gölge düşürüyor. Seçmenin iradesine müdahale, gazetecilerin ve muhalif siyasetçilerin yıllarca cezaevinde tutulması, hukukun siyasallaşması, geçmişte açılan özgürlük alanlarını tek tek kapatıyor. Oysa iktidarın, bir dönem kendi tabanının yaşadığı yasaklarla hesaplaşmasının en büyük anlamı, bütün topluma özgürlük vadetmesiydi. Şimdi hem kayyum tartışmalarıyla hem de hukuk ve adalet alanındaki baskılarla o özgürlüklerin gölgelendiği bir noktada, iktidarın kendisi kendi hikâyesini inkâr ediyor, geçmişini değersizleştiriyor.

Aliya İzzetbegoviç’in sözüyle: “Zafer, rakibini yok etmek değil, rakibine rağmen ayakta kalmaktır.” Rakibin sesini kısmak, iktidarın kendi sesini de boğuyor. Çünkü siyaseti yaşatan damar, hür irade. İktidarın gücünü pekiştiren olgu, halkın sandıktaki teveccühü. Oysa idari yollarla muhalefeti tasfiye etme arayışı, bu temel kaynağı adım adım kemiriyor.

Tarihin ironisi de burada. En çok yasaklardan, kapatma davalarından, vesayetçi müdahalelerden yara almış bir siyasi hareketin, aynı silaha sarılması. Demokrat Parti’nin 1960’ta Tahkikat Komisyonu kurarak muhalefeti susturmaya kalkışması kendi sonunu getirdi. Refah Partisi’nin kapatılması ve 28 Şubat sürecinin baskıları, dindar kesimin hafızasında derin yaralar bıraktı. Bugün bu........

© Karar