menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sanatın DNA’sı NFT’ye yenilecek mi?

13 0
19.02.2025

Sanat, insanlık tarihi kadar eski bir anlatım biçimi…

Mağara duvarlarına çizilen basit figürlerden başlayarak, barok sarayların göz kamaştırıcı tablolarına, modern sanatın çarpıcı manifestolarına kadar her dönemde kendine yeni bir dil yarattı. Ve zamanla yalnızca bir anlatım biçimi olmaktan çıkarak gücün, ideolojinin ve statünün de taşıyıcısı oldu.

Antik Yunan’da heykeller şehir devletlerinin kudretini simgelerken, Orta Çağ’da freskler inancın kutsal belgeleri hâline geldi. Rönesans perspektifi keşfederek resme daha önce görülmemiş bir gerçeklik kattığında, sanat bir kez daha baştan tanımlanıyordu.

Fakat hiçbir dönem, sanatın bugünkü kadar soyut ve spekülatif bir hâle geldiği bir dönüşüm yaşamamıştı.

Rönesans, yalnızca sanatın değil, düşünce ve bilimin de yeniden şekillendiği bir çağ oldu. Perspektifin keşfi, dönemin en büyük devrimlerinden biriydi. Öncesinde, sanat eserleri simgesel bir anlatımla ilerler, derinlik kaygısı güdülmezdi. Ancak Brunelleschi’nin matematiksel perspektifi geliştirmesi, Masaccio’nun “Kutsal Üçleme” freskiyle bunu uygulaması, devamı sanatçıların da bakış açısını da değiştirdi. Dünya başka bir algıya evrildi…

Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosu, perspektifin sanat üzerindeki etkisini gözler önüne sererken, Raphael’in “Atina Okulu” freski bu yeni formu en üst noktaya, zirveye taşıdı. Artık sanat, sadece bir görüntüden ibaret değil; mekân duygusu, derinlik anlayışı sunan bir dünyaydı. Resimler, izleyicisini içine çekiyor, sahnenin, duygunun, yoğunluğun bir parçası hâline getiriyordu…

Sanat tarihinde her akımın ardında bir fikir, bir tepki, bir devrim oldu. Empresyonizm ışığın anlık oyunlarını resmederken, kübizm geleneksel perspektifi parçalara ayırdı. Dadaizm zaman içerisinde sanatın kendisini dahi reddederek başlı başına bir karşı çıkış hâline geldi…

Sanat öyle bir rol üstlenmişti ki zamanı gelince kendisine karşı bile devrim yapabiliyordu. 1916’da Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıcılığına ve toplumsal düzenin çöküşüne tepki olarak Zürih’te Hugo Ball ve........

© Karar