TBMM kürsüsünde her söz serbest olmalı, hakaret bile!
Dünyaya herkes aynı pencereden bakmaz.
Her sosyal hadisenin, topluma mal olmuş her kişinin, her insan grubunun farklı kimselerin gözünde farklı yansımaları vardır.
Birilerinin katliam olarak gördüğü hadise, diğerleri için beka tehdidine karşı mücadele olabilir.
Birilerinin ahlaksız olarak gördüğü kimse, diğerleri için zamanının ilerisinde bir öncü olabilir.
Birilerinin terörist olarak gördüğü topluluk, diğerleri için özgürlük savaşçılarının örgütü olabilir.
Demokratik ülkelerin meclislerinde farklı perspektiflerin sahipleri bir araya gelirler.
Ve meclis kürsüsüne çıkıp kendi bakış açılarını diğer milletvekilleriyle paylaşırlar.
Diğer milletvekillerini, hadiselere en azından başka açılardan bakmanın mümkün olduğuna ikna etmeye çalışırlar.
Zaten meclisin bir şura niteliği kazanması, bir istişare alanı olması ancak böyle mümkündür.
Her vekil doğru bildiğini söyleyip başkalarının söylediklerine kulağını tıkayacak olduktan sonra meclis müzakeresi yapmanın bir anlamı yoktur.
Yasama dokunulmazlığı dediğimiz ilke, vekillerimizin düşüncelerini yargılanmaktan, hapse atılmaktan korkmadan, çekinmeden, özgürce söyleyebilmeleri için vardır.
Tabi, demokratik bir mecliste müzakere yürütmek, ancak “medeni insanların” harcıdır.
Medeni, yani “şehirli” olmak, kendisi gibi düşünmeyen, inanmayan başka insanlarla, eşit hak ve hürriyetler temelinde ilişkiler kurma pratiğini........
© Karar
visit website