AK Parti sözü tüketti, CHP yeni söz kurabilecek mi?
AK Parti sözünü tüketmekle de kalmadı, hani neredeyse zıddına inkılâp etti. İnsan haklarından yerel yönetimlere, ekonomide serbest piyasanın gereklerinden eğitimde fırsat eşitliğine varana kadar her iddiasını önce gerçekleştiren, ileri taşıyan sonra bile isteye geriye düşen ve tersini yapan AK Parti bugün itibarıyla çıktığı noktanın tam ters kutbuna evrildi.
AK Parti’nin kendisiyle birlikte elitleri ve kitleleri de aynı dönüşümü yaşadı. Söylemde eski kavramları kullansa da mutlakiyetçi otoriter bir siyasi duruşun temsilcilerinin Türkiye için yeni bir hikâye yazması çok zor. Dini değerlerin ihyası gibi AK Parti’ye münhasır bir alanda yaşanan çürüme bile muhafazakâr mahallenin içinden geçtiği travmanın en münhasır örneklerinden biri.
Bir yanda sözünü tüketmiş yerine otoriter yeni bir dil inşa etmiş AK Parti diğer yanda yeni bir söz kurma gerilimi yaşayan CHP var. CHP’nin işi hiç kolay değil.
Başarılı olmak için hem geçmişi ile hem içindeki arkaik damarlarla, kliklerle hem de devlet eliyle AK Parti’nin pratik baskılarıyla baş etmesi, yüzleşmesi gerekiyor. Bunu yaparken ötekileştirici, dışlayıcı pratiklerinden uzaklaşması ve kapsayıcı bir söylem üretmesi gerek.
CHP durup dururken bu noktaya gelmedi. Kendisi muhalefette olsa da görüşlerini uygulayan CHPli devletin dönüşmesi, bir türlü iktidar olamamanın getirdiği değişim mecburiyeti, AK Parti’nin doğru reçete ile herkesin kazanacağı bir ülkenin mümkün olduğunu ispatlaması derken bu dönüşüm yolunda CHP’nin daha çok uzun bir yolu var.
Ancak ülkenin çıkışı için Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. CHP’nin ‘radikal demokrat’ bir tutuma ihtiyacı var. Gök kubbe altında söylenmemiş söz çok kalmadı ise CHP’ye yol haritası önermek için hazır metinler de var. Bunlardan bir demeti şuracıkta:
“Türkiye sancılı bir zaman diliminde büyük bir değişim arzusu yaşıyor. Siyaset, ekonomi ve toplumsal yaşamdaki ciddi problemler vatandaşlarımızın gündelik hayatını ve geleceğini olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye bu sorunların üstesinden gelecek, vatandaşlarına huzur, güven ve refah sağlayacak, geleceklerine güvenle bakmalarına öncülük edecek, dinamik ve vizyon sahibi bir “siyasi oluşum” bekliyor.”
“Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir” özdeyişi, partimizin temel ilkelerindendir.
Halkımız çaresiz değildir. Çare bizzat halkın kendisindedir. Büyük Atatürk’ün belirttiği gibi, milleti kurtaracak güç, yine kendi azim ve kararlılığıdır. Özgürlükler demokrasinin temelini oluşturur.
Hiçbir bireysel ve kurumsal baskı kabul edilemez.
Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Paris Şartı ve Helsinki Nihai Senedi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin insan hakları alanında getirdiği standartlar uygulamaya geçirilecektir.
Çağımız demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır.........
© Karar
