Bir anlık hayatlar…
Hemen her şeyin zorlu ve çok uzun sürdüğü fakat hayatın bir anlık değer taşıdığı bitimsiz döngüde sürükleniyoruz durmadan. Çok çok, bitimsiz ve ölçüsüz onca sözün arasında sıkışıp kalıyor hakikatin kısacık cümlesi. Dün çabuk eskiyip bugün yokmuşçasına yaşanırken gelecek kopkoyu bir sisin içinde dağılıp gidiyor. Tuzu kurular, aklı her yere erenler, dünün eteğinden sıyrılıp da geleceğin malikanesinde baş odaya oturmayı garanti edenler için bu sözlerin anlamı yok, biliyoruz. Kuruntu, boş laf, hayal ürünü, hainlikle cahilliğin sarmalandığı gereksiz akıl yürütmeler bunlar. Onlara göre gelecek şimdiden zühre yıldızı. Dünya yönünü dönmüş bize bakıyor hayranlıkla. Her şey bunca yerli yerindeyken oyunbozanlık edip çatlak ses çıkarmanın gereği yok. İşte binalar, yollar, dev alışveriş merkezleri, biri inip biri kalkan uçaklar. Ekmeğin tadı kaçmışsa bizden sebep değil, diyorlar. Yoksulların hanesi ne zaman çökeceği belli olmayan bir tavansa kimin umurunda? Gençlerin gözünde fer sönmüşse o da ne öyle? Kahramanlık varken şımarıklık neden? Bu şehrayin bu büyük lütuf yıldız yağmurunun altında göz yumup şükretmek dururken, nedir bu mırıltılar, yandan, açıktan, kesik kesik konuşmalar…
Oturuyordum evde, yalnızdım, her gün biraz daha yorulup morluk yığılan gözaltlarım biraz dinlensin diye kahvaltı sonrası tatili de fırsat bilip uzanmıştım öylece yatağa. Kitaplar, dosyalar, yazılar, işler beni biraz beklesin istedim. Beden yoruldukça ruh da zihin de gerilip geri düşüyordu anlayıp yorumlamaktan. Uyandım sonra. Kısa bir duştan sonra çok sevdiğim........
© Karar
