Geç gelen adalet de artık adaletten sayılır
Yargı, siyaset ya da sıradan vakalarda bir yanlış karar, devamında telafi edilemez problemlere yol açıyor. O problemler taraftarlıklar ve karşıtlıklar oluşturuyor. Bu bölünme yeni bir gerilim ve bitmek tükenmek bilmeyen başka problemleri tetikliyor. Sonra o yanlışın ömrü tükenip telafisi gerektiğinde bu kez ilk adımı atmak yeniden tartışma başlatıyor. Haksızlığa uğrayanın çektiği eziyetle birlikte ülke, hiç hak etmediği eziyete mahkum oluyor.
Selahattin Demirtaş dosyası bunun bariz örneğidir. Tıpkı Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve aynı durumda hayatının en kıymetli yıllarını hapiste geçirenler gibi. Tıpkı, şu anda bir başka siyasi kararın mağduru olarak aylardır hapiste bulunan Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları gibi. Hepsi, toplumun inandırıcı bulmadığı iddialarla mahkum ya da tutuklu halde hak edilmemiş bir eziyet çekiyorlar. Dava dosyaları -ya da tutuklanma gerekçeleri- aklı mantığı isyan ettirecek senaryolarla dolu ve koskoca bir ülke onların başına gelenlere karşı çaresiz ve onuru kırılmış şekilde medet bekliyor.
Demirtaş’a o medet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden geldi. Geldi lakin, Demirtaş 9 yıl önce hapse gönderildiği dönemde AİHM’in........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d