İnsanlık ölürken…
Yahya, Rakan, Ruslan, Jubran, Eve, Revan, Sayden, Luqman, Sidra; Gazze’de yaşayan ve çalışan bir doktorun, 35 yaşındaki Alaa al-Najjar’ın 10 çocuğundan dokuzunun adı. En küçüğü Sayden henüz altı aylık. Ancak hiç biri hayatta değil. Çünkü geçtiğimiz günlerde İsrail tarafından bombalanan evlerinden sağ çıkmayı başaramadılar.
Yanıp kül olmuş bedenlerini ne anneleri, ne de akrabaları tanıyabildi. Guardian muhabirleri orada olmasa ve ailelerinin dramlarını okuyucularına aktarmasaydı siz de ben de onları tanımayacak, isimlerini bilmeyecektik. Dokuz çocuk daha sayıları 54 bini bulan ölüm istatistikleri arasında kaybolup gidecekti.
En azından onlar oradaydı ve bu büyük trajediyi, Gazze’deki yıkımı, insanların açlığa ve susuzluğa mahkum edilmesini belgelediler. Yaşanan dramı kişiselleştirip okuyucularının empati duyması için ellerinden gelen en iyi şeyi yaptılar. Yaptıkları belki ülkeleri İngiltere’nin İsrail’e karşı biraz daha tedbir almasına, yaptırım uygulamasına yol açar.
Ama muhtemelen Netanyahu yönetimini, koalisyonundaki fanatikleri Gazze’yi soykırımla da olsa Gazzelilerden temizleme teşebbüsünü sona erdirmez. Onlar Hamas’ın 7 Ekim saldırısıyla yarattığı “fırsatı” sonuna kadar kullanmak, Avrupa ve Amerika’nın kendilerine duyduğu sempatiden, Körfez ülkelerinin İran korkusundan yararlanmak ister.
Ne Uluslararası Adalet Divanı’na ne de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne açılan davalar onları caydırdı. Mısır ve Ürdün kabul etse Gazze’yi çoktan boşaltacaklar, İsrail’in bir kez daha genişlemesini sağlayacaklardı. Fakat ikisi de direndi, Trump’ın riviyera önerisine bile karşı........
© Karar
