10 yıl sonra nasıl bir Türkiye?
Hiçbirimizin elinde geleceği okuyan tılsımlı kristal küre yok. Bizi nasıl bir geleceğin beklediğini detaylarıyla öngörmemiz imkânsız. Yine de dünya siyasetindeki bazı değişmezleri dikkate alarak, eğilimlere bakarak, rasyonalite varsayımına dayanarak ve biraz da imgelemimizi kullanarak tahminde bulunmamız mümkün.
Ben de bugün birkaç tahminde bulunarak geleceğin geçmişten daha iyi olma olasılığından, muhtemelen daha müreffeh, daha demokratik ve çok daha güçlü, etkili, siyasi anlamda sözü daha geçer bir ülkede yaşayacağımızdan bahsedeceğim. Ama önce bizi bekleyen beş önemli tehlikenin, bu tehlikeleri yönetmenin öneminin altını çizmem gerek.
İlk tehlike jeopolitik ya da ekonomik değil. Tamamiyle çevresel daha doğrusu iklimsel. Çoğumuz farkında olmasa da sıcaklıklar sürekli artıyor ve artışı endüstri öncesine göre 1.5 ile 2 derecede tutmak giderek imkânsız hale geliyor. Bu dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye için de daha çok orman yangını, daha çok sel felaketi, belki yakın gelecekte denizlerin taşması demek.
İklim değişikliği ayrıca içinde geleneksel tarımsal üretimde düşüşü, turizm endüstrisinde değişimi, su kaynaklarında kıtlığı, iklim göçlerini ve ne yazık ki iklim savaşlarını da barındırıyor. Türkiye’nin hemen her alanda hazırlık olmasını, yeni master planlar yapmasını, zarar kontrolü için şehir planlamasından yangın söndürme aracına kadar pek çok konuda ciddi çalışmasını gerektiriyor.
İkinci büyük tehdit ise deprem. Yaşadığımız tüm büyük depremlere rağmen hala daha da büyüğüne........
© Karar
