Bir gece ansızın ekonominin ve siyasetin kapısına iflas ilanı astık...
Geçmişte Türkiye, askeri ve yargısal vesayetin bir uzantısı olarak devreye sokulan ‘siyaset mühendisliği’ yüzünden çok talihsiz günler yaşadı. Klasik ve post modern darbeler eliyle siyasetin zemini tahrip edildi, ülke istikrarsız dönemler yaşamaya mahkum edildi ve Türkiye dünyada ‘yarı askeri rejim’ olarak tanınır hale geldi.
Aslında bugünleri geride bırakmıştık, hem de AK Parti iktidarının ilk on yılında ortaya koyduğu demokrasi ve hukuk vizyonu sayesinde...
Şimdi geriye dönüp baktığımızda, o günler sanki bir yanılsamaymış gibi bir hisse kapılıyoruz. Çünkü şu günlerde hem de AK Parti iktidarının 23. yılında vesayet dönemlerini bile aratan talihsiz günler yaşıyoruz.
Bir siyaset mühendisliği projesi olan 19 Mart’ta başlayan olağanüstü dönem, hayatın gerçekliği ile tanımlanamayacak kadar absürt ama aynı zamanda dramatik bir duruma işaret ediyor. 28 Şubat’ın genetik mirası, şekil değiştirerek AK Parti iktidarıyla devam ediyor gibi sanki.
Bir gece ansızın İsrail’e gidemedik ama sonunda siyasetin ve ekonominin kapısına ‘iflas ilanı’ asmayı başardık.
Şimdi özellikle ekonomik gerçekler, canımızı yakacak şekilde yüzümüze vurdukça 19 Mart’ta şafak vakti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun evinin 200 polisle kuşatılarak gözaltına alınması ve tutuklanıp hapse atılmasının, siyasete, ekonomiye nasıl bir ağır fatura çıkardığını daha iyi anlıyoruz.
Öncelikle şu tespiti yapılım; 18 Mart’ta İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle........
© Karar
