Ahlakı kaybedince adaleti de vicdanımızı da kaybediyoruz
Görsel ritüellerle dinin özünü gölgelediğimiz, ahlakı sadece süslü kelimelere indirgediğimiz günden bu yana, bütün değerlerimizin içini boşaltmış bulunuyoruz.
Talihsizlik o ki dindarların iktidar olduğu bir dönemde, dindarlar İslam’ın özünü oluşturan ahlakı kaybettiler. Çünkü günümüzün dindarları, dinin önerdiği hikmeti, ahlakı değil, ideolojik mahallelerini güçlendirecek ve de siyasi getirisi yüksek bir hayatı tercih ediyorlar.
Ne yazık ki dini de ahlakı da siyasetin bir aracı haline dönüştürdüğümüz için, ilahi kelamın mesajı günümüz Müslümanları nezdinde hiçbir anlam ifade etmiyor.
Oysa ahlaki değerler Ali Bardakoğlu Hoca’nın da ifade ettiği gibi, toplumun ortak değerleridir. Bunlar, kişilerin bireysel inisiyatifleriyle, zorlamalarıyla, sübjektif değerlendirmeleriyle tanımlanabilecek kadar sade, yalın ve köksüz değildir. İşte burada din önemli bir katkı sağlamakta; toplumun tarihten süzülüp gelen, insan olmanın özüyle bağlantılı, ortak ahlaki değerleri teyit ederek ahlaka güç ve manevi bir temel kazandırmaktadır. (Yüzleşme, s.44)
Maalesef dindarlar ahlakı kaybettikleri için adil olmayı, temel insan haklarına riayet etmeyi, kul hakkının korunması konusundaki dini duyarlığı, kadın ve çocuk haklarını koruma bilincini, hesap verilebilir olmayı, şeffaflığı ve liyakati de kaybettiler.
Bu yüzden de bizim mahalleye yan bakan, muhalif düşünceleri dillendiren, iktidarımızı beğenmeyen herkesi gözaltına alarak tutuklayıp hapse........
© Karar
