Suriye’de büyük oyun: Ama satranç değil dama!
Birbiri ardına önemli gelişmeler yaşanıyor Suriye’de. Bu gelişmelerin bir bölümü Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” hedefiyle de ilişkili ama Türkiye açısından bakılacak olursa mesele bundan büyük. Çünkü konu, ABD ile İsrail’in Suriye’nin geleceği konusundaki alttan alta devam eden çatışması ve İsrail’in bu ülkenin geleceği için biçtiği rolle de ilgili.
Aslında bir taraftan bakacak olursak, Suriye’nin nasıl bir geleceğe sahip olması gerektiğine ilişkin bir uluslararası çatışma halinden söz ediyoruz. Bu çatışmada öne çıkan iki taraf ise Türkiye ile İsrail.
O yüzden yaşananı Türkiye ile İsrail’in bölgesel güç hakimiyeti savaşı olarak görmek mümkün. Ama meseleyi sadece böyle adlandırmak, hem konuyu kötü özetlemek olur hem de Suriye sahasında en az Türkiye kadar, hatta daha aktif olan diğer Arap aktörleri ve bu arada ABD’yi görmezden gelmek anlamına gelir.
Sanki karmaşık, çok aktörlü, çok taraflı bir mücadele varmış gibi gözüküyor, gerçekten de biraz sonra ayrıntılarına girince öyle olduğunu siz de göreceksiniz, ama bu mücadeleye “satranç” adını vermek de gerekmiyor, çünkü arka planı ne kadar karmaşık oursa olsun sonunda basit bir sonuç için uğraşılıyor, o yüzden ben yaşanan oyuna “dama” demeyi tercih ederim.
Suriye
Bu karmaşık gibi gözüken oyun Suriye sahasında yaşandığına göre anlatmaya Suriye’den başlayayım.
Ahmet Şara yönetimi, Suriye’yi çok dinli, çok etnili bir toplum olarak bir üniter devlet şeklinde örgütlemek istiyor. Bu isteklerini defalarca ilan ettiler. Hatta bu tasarıma açıkça karşı çıkan PKK/YPG dışında bir silahlı grup da yok.
İç savaş yorgunu, perişan ve barış ile ekonomik gelişmeye aç olan ülkede Ahmet Şara yönetimi şimdilik hem içeride hem de dışarıda girdiği sınavlarda verdiği sözlerden dönmemiş, arka plandan eski İslamcı geçmişi henüz hortlamamış durumda. Ama gerek Suriye’de gerekse uluslararası planda hala “Bakalım ne zaman içindeki cihatçı uyanacak” diye şüpheyle izlenen bir aktör. Bu şüpheler korkarım hiçbir zaman tamamen sona ermeyecek.
Üniter bir devlet kurması da, ülkedeki silahlı grupları silahsızlandırması da, işleyen bir demokrasiye geçilmesi de belli ki zaman alacak.
Onu geciktirmek, hatta başarısız kılmak isteyen şimdilik yegane uluslararası güç İsrail gibi duruyor ve İsrail açıkçası başarılı da oluyor. İşte son durduk yerde çıkan Dürzi-Bedevi silahlı çatışması, buna İsrail ordusunun doğrudan müdahil olması, Suriye’nin özlenen gerçek bir iç barıştan ne kadar uzakta olduğunun açık kanıtı gibiydi.
Bu ülkenin eğer aynı yoldan sapmadan yürüyecekse, gidecek daha çok mesafesi var.
İsrail
İsrail daha Esad yönetiminin yıkıldığı ilk günden itibaren kendisine iç barışını sağlamış, ekonomik kalkınma yolunda ilerlemeye başlamış bir Sünni ağırlıklı Suriye istemediğini belli etti.
Bir yandan Suriye’de yeni yönetim duruma hakim olmaya çalışırken meydanı boş bulan İsrail, eski Suriye ordusunun neredeyse bütün teknolojik varlığını yok etti, bu ülkeyi uçaksız, hava savunma sistemsiz, donanmasız, hatta tanksız bıraktı.
Ama İsrail’e bu da yetmedi. Golan tepelerindeki işgalini genişletti, hatta Suriye toprağına girdi. O da yetmedi, ülkedeki Dürzi........
© Karar
