menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İlerici – Gerici

50 1
23.02.2025

Geçen asırda yıllarımız “İlerici!”, “Gerici!” bağrışlarıyla geçti. Comte, Hegel, Marks; hepsi, toplumların “tekâmül” ettikleri iddiasındaydı. Tekâmül ediyorlar, olgunlaşıyor, kemale yani daha az iyiden daha çok iyiye gidiyorlardı. Bu kadarla kalsa neyse. İşin en vahim yönü, iyiye gidişin mutlaka tek ray üzerinde yürüyeceğiydi. Zorunlu aşamaların her birinden ve sırayla geçmek lazımdı. Mesela Marks’ın tek rayı, ilkel komünist toplum – köleci toplum – feodal toplum – burjuva toplumu – proleter diktatörlük – komünist toplum şeklindeydi. Sosyalist dostlarıma bu hikâyenin Hristiyan cennetten kovulma ve sonunda tekrar cennete, Tanrı’nın krallığına dönme macerasını hatırlattığını söylediğimde kızarlardı. Bizim bilimsel sosyalistlerimiz arasında, Türkiye feodal aşamadan geçmediği için sanayileşmedi, kalkınmak için önce feodal aşamadan geçmemiz gerekir diyenleri bile dinlemiştim.

Dostum, rahmetli sosyal psikoloji zirvemiz Erol Güngör’ün şu satırları o tek raylı tekâmül anlayışının resmini çizer:

“Bugünkü Batı medeniyetinin ve dolayısiyle bugünkü Batı cemiyetinin insanlığın eriştiği son merhale diye görülmesi, on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda Batılı düşünürlerin kafasına kuvvetle yerleşmiş bir fikirden doğuyordu; medeniyet insanlık tarihî boyunca tek çizgili bir yol takip etmiştir, ve bu yol daima daha mükemmele doğru olmuştur. Dikkat edilirse geçen yüzyılın bütün büyük doktrin sahiplerinde bu fikir ortaktır; ancak her biri bu tekâmülde esas olan değişme üzerinde farklı........

© Karar