Gazzeliler hicret mi etsin tehcir mi edilsin
İsrail hükümetinin “Filistinlilerden arındırmak” amacıyla iki yıldır ölüm yağdırdığı Gazze için dünyanın elinden gelen bir şey yok gibi görünüyor. İslam dünyasının Filistin denildiğinde mangalda kül bırakmayan liderlerinin de elinden gelen bir şey yok aslında.
Dışişleri Bakanı Fidan, önceki gün Antalya Diplomasi Forumu’nun kapanışında gayet realist bir yorumda bulundu. “Günün sonunda Amerika'nın desteği kesilmediği sürece soykırımın sona ermeyeceği ortada” dedi.
Dışişleri Bakanı bu arada Trump’ın Gazze’yi boşaltma planı için “Tehcir ne bölgenin ne bizim kabul edebileceğimiz bir durum. Bunu düşünmek bile abesle iştigal” diye konuştu. Bu çıkış da önemli. Çünkü bugünlerde Türk kamuoyunda bir “hicret” tartışması yürütülüyor. İslami referanslı “hicret” kavramına referansla şu görüş savunuluyor: “İsrail’i durdurmaya gücümüz yetmiyor, bu durumda Gazze’de masum insanlar ölmeye devam edecek demektir. Öyleyse hiç değilse oradakilerin canlarını kurtarmanın yolunu bulalım, mesela başka ülkelere hicret etmelerini sağlayalım.”
Bu görüş pek taraftar bulmadı. Aksine tepki çekti. Trump’ın planının İslami kavramlarla ifadesi olarak görüldü. Ne var ki hicret görüşünü savunanlar “Daha fazla masum insanın ölmesini engellemenin başka yolunun bulunamadığını” söylüyorlar ki burada haksız görünmüyorlar.
Başka yol bulunamaz mı gerçekten de? Mesela özellikle Filistin konusunda hassasiyet taşıma iddiasındaki Müslüman ülkeler bir araya gelip muhataplarına diplomatik ve ekonomik baskı uygulayarak bir sonuç alamazlar mı? Alabilirler belki ama böyle bir şey yapacaklarını bekleyebilir miyiz? Asıl mesele bu.
Peki, bahsettiğimiz durum yeni mi ortaya çıktı? Gazze’deki soykırımın durdurulmasına dair iki yıldan beri bir ümidimiz vardı da bu ümidi bugünlerde mi kaybettik? İslam dünyası........
© Karar
