menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında…

32 3
previous day

Bu köşeyi okuyanlar adalet, hukuk, insan hakları, demokrasi ve artık ekonomi gibi ülkemizin can yakıcı sorunları karşısında zaman zaman iktidar siyasetçilerinin büründükleri ölüm sessizliklerini sorguladığımı bilirler.

AK Parti içinde Türk siyasal tarihimize adını “devlet adamı” olarak yazdıran, meselelere devlet adamı sorumluluğu içerisinde yaklaşan, gerek kapalı kapılar ardında gerektiğinde de kamuoyuna açık alanlarda konuşan, itiraz eden Cemil Çiçek ve birkaç ismin daha olduğunu söyleyerek haklarını teslim edelim. Ama AK Parti içindeki çoğunluk siyasetçilerin yaşanan bunca hukuksuzluk, ayyuka çıkan adaletsizler karşısında sessiz kaldıkları bir hakikat.

Bu sessizliğin nedeni duyarsız olmaları mı? Duyarsız olduklarını söylemek haksızlık olur.

Duyarsızlık değil mesele özgürlük. Konuşma, itiraz etme özgürlüğüne sahipsen konuşursun, itiraz edersin ama bu hakkını yitirenler can yakan sorunlar karşısında susmayı tercih ederler. Bu bir tercih meseledir, insan tercihlerinden ibarettir. Her tercihin artısı eksisi vardır ve bu tercihleri yaparken bunun maliyetinin ne olduğu da bilinir.

Bu sessizlik iklimini anlatan en güzel örnek AK Partili Bülent Turan’ın “Erdoğan olmasa biz AK Partili vekiller bir hiçiz” cümlesidir. Bu söz aynı zamanda AK Partinin iki dönemini ortaya koyan bir cümledir. Bütün siyasi varlığını, itibarını, bugün geldiği makamları Erdoğan’a borçlu olanlar liderlerinin yanlış politikalarını eleştiremezler. Nitekim bugün yaşanan onca hukuksuzluğa, adaletsizliğe, açıktan hukuk cinayetlerine en çok hukukçu vekillerin ses çıkarması gerekiyor ama ağız ucuyla dahi olsa itiraz olmuyor.

Yine ekonomide giden yanlışlara en çok AK Partideki ekonomist siyasetçilerin itiraz etmesi, doğruyu söylemesi gerekiyor ama ağız ucuyla dahi olsa ülke uçurumun kenarına geldiği halde kimseden ses çıkmıyor.

AK Partinin ilk dönemi böyle değildi, çünkü ilk dönem AK Partisinin fotoğrafında olanlar AK Parti sayesinde bir şey olanlar değildi, bilakis her biri bir aktördü, bilgileriyle, birikimleriyle, hayattaki başarılarıyla artı bir değerdiler. AK Parti sayesinde zenginleşmedikleri, makam mevki sahibi olmadıkları, itibar kazanmadıkları için konuşuyorlardı, itiraz ediyorlardı.

Bugün AK Partili çoğunluk siyasetçi için terazinin bir kefesinde “AK Parti sayesinde kazanımlar” duruyor, terazinin diğer kefesinde ise “vicdan ve kaybedilecek olanlar”.

Terazinin iki kefesinde duranlar tartılıyor, ölçülüyor ve işte bir tercih yapılıyor. Günün........

© Karar