Yeni dünya, yeni Türkiye
Siyasette, siyasi algı ve bakışta hemen her zaman içe kapalı, sadece kendimizle meşgul bir ülke olduk. Buna karşın iç siyaset dalgalarından siyasi iktidar hallerine, siyaset-devlet ilişkilerinden toplum-siyaset ilişkilerine değin, ülkemizin siyaseti global dalgalarla, dünyanın siyasi iklimiyle yakından ilişkili oldu. Avrupa’daki, Amerika’daki dip akıntıların Türkiye’yi de kuşatmadığı bir dönem yoktur.
AK Parti’nin iki evresini düşünün. İlki, 2000’lerin ilk on yılına, Batı’da, Bush’un varlığına ve politikalarına rağmen, çok-kültürlülük vurgusunun, liberal demokratik ilkelerin önde durduğu bir evreye tekabül ediyordu. Ve Türkiye izlediği politikalarla model ülke ilan ediliyordu.
İkinci evre ise, sistemlerde, toplumlarda, rejimlerde tek kültürlülük arayışlarının, milli egemenlik ve milli devlet vurgularının, yabancı sevmezliğin, aşırı sağın, velhasıl her seviyede otoriter önerilerin öne çıktığı yıllar oldu. Türkiye, Erdoğan’la yeni otoriterliğin, popülizmin taşıyıcılarından birisi haline dönüştü.
Bu sadece bir tercih değil, bir durumdu. Arap baharının çeşitli evreleri (Türkiye için model ülkeden Batı değerleriyle çatışan ülke imajına geçiş), Suriye........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein