Muhalefet barış sürecinde yer alacak mı?
Ülkenin kısa ve orta vadeye yönelik iki temel, belirleyici ekseni var.
Biri, malum, CHP’ye yönelik operasyonlarla yaşanan muhalefet baskısı ve otoriterlikte derinleşme sürecine tekabül eden eksen.
Diğeri ise Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan Kürt meselesinin şu veya bu şekilde silahsız bir aşamaya geçmesi, dolayısıyla çözüm istikametinde yol almasına işaret eden eksen.
Paradoks açık.
İlki demokratik kapanmaya, ikincisi ise açılmaya işaret ediyor.
Bu iki süreç şu ana kadar ayrı yollardan yürüdü, daha doğrusu yürüyebildi.
Zira barış sürecinin ilk aşaması, DEM dışında muhalif siyasi partilere kapalıydı. Devlet-Öcalan ilişkilerine dayanan, devlet merkezli ve güvenlik odaklı bir aşamaydı. İktidar bu süreci yürütürken, CHP’ye yönelik operasyonlara da devam etti.
Ancak bugün bu evrenin geride kaldığı ortada. İçinde bulunduğumuz aşamada devlet merkezli süreç, adım adım siyaset merkezli olmaya ilerliyor.
Barış süreçleri çok etaplıdır; tek solukta tamamlanmaz.
Nitekim silah bırakma kararı, işin ilk ve başlangıç aşamasıydı.
Şimdi, içinde bulunduğumuz ikinci aşamada, bu kararın tam olarak uygulanması gerekiyor.
Ancak bu uygulamanın bazı koşulları var.
Bu koşullar arasında şunlar........
© Karar
