Erbaş’ın Diyanet’i nasıl hatırlanacak?
Âdettendir, devlet görevinden ayrılanın geride nasıl bir miras bıraktığı tartışılır.
Bu kez giden bir Diyanet İşleri Başkanı. Öyle olunca da görevin doğasına özel kriterler devreye giriyor.
Lüks, israf ve şatafattan kaçınma konusunda millete örnek oldu mu?
Cemaate vaaz ettiği dini öğütlere kendi üstünde uygulamalı göstererek de özendirdi mi?
Büyük hesap gününden korkması için halkı uyardığı gibi, kul hakkı yememeleri ve adâletle hükmetmeleri için yetki, güç kullananları uyardı mı?
İmtihan dünyasında bir lokma, bir hırka derviş hayatı sürmeyi övüp, öbür tarafta ebedi hayat ve büyük ödül beklediği müjdesiyle halkı fakirliğe sabretmeye çağırırken... Kendi yaşantısında üç günlük şu fâni dünya nimetlerine tamah etmeme sınavını nasıl verdi?
Bir din ve maneviyat önderi olarak görev dönemi bu açılardan elbet değerlendiriliyor, değerlendirilecek.
Daha az önemli olmayan şu mihenge de vurulacak:
Camiye siyaset sokmamakta, partizan propagandayla dini vaazı ayırmakta, kutsalı dünyevi iktidar mücadelesine âlet ve istismar ettirmemekte, particilik fitnesiyle bölüp ayrıştıran nifaktan cemaati uzak tutmakta ne kadar dikkatli ve başarılı oldu?
Ali Erbaş Hoca, 8 yıllık tartışmalı bir dönem geçirdi. Yerine atanan İstanbul Müftüsü Safi Arpaguş Hoca da görev süresini bir gün dolduracak. Nasıl anılmak istediğine yukarıdaki soruların cevabına bakarak karar versin.
Arkasından eleştirmektense Erbaş........
© Karar
