Kürtlere “çöplük” diye bakan bir adam
Bir süreç yaşıyoruz ve diyelim “PKK’nın feshi - silâhların bırakılması” gibi genel şema içinde bazı hususlar özden kaçıyor diye düşünüyorum. O genel şema çok önemli hiç kuşkusuz, Türkiye ağır bedel ödedi PKK ile mücadelenin 40 yılı içinde…
Peki gözden kaçanlar ne?
Şunu belirteyim, PKK ile ilgili süreci Öcalan üzerinden yürütmek, Devlet adına akıllıca bir şey. Bir kişinin bir yapı üzerinde belirleyici otoritesi varsa ve onu etkileyebilecek durumdaysanız o imkânı kullanırsınız.
O yüzden “Tek adamın belirleyici olduğu” yapılar “şantaja ya da manipüle edilmeye elverişli” yapılar olarak görülmüştür. O yüzden alt birimler de işlerini belirleyici iradenin hoşnutluğu üzerinden gerçekleştirmek gibi bir kurnazlığa oynarlar. Bizde “Liderliğinde” söyleminin yaygın olmasının altında da bu psikoloji vardır.
Öcalan’ın bizzat kendisi, kendisinin diyelim PKK tarafından “mesihleştirildiği”ni söylüyor. O buna karşı çıkıyor ama, sonuçta PKK üzerinde kullandığı otorite de, adı öyle olsun veya olmasın, “önder”liğin “mesihleştirme” boyutunda algılanması ile ilgilidir.
Dediğim gibi harala – gürele içinde Öcalan’ın neye nasıl baktığı pek tartışılmadı. Meselâ PKK’ya yazdığı ilk mektupta “Kürt toplumu”na “çöplük - mezarlık” tanımlaması yapabilmesinin üzerinde hiçbir Kürt’ün durduğunu görmedim.
“Bir kültür kalıntısı, çözülmüş kabileler, işlevsel olmayan bir dil, tarikat kırıntıları, aşiret aile kavgaları, sömürge ötesi bir durumdur söz konusu olan. Bir tür çöplük. Çöplük........© Karar
