Çöz çözebilirsen…
Şu anda Türkiye’yi yöneten kadronun yerinde olmak karmakarışık bir yumağı çözmeye talip olmak kadar zorluğu göğüslemeyi gerektiriyor.
Bir kere 31 Mart 2024’ten beri mahalli seçimlerde birinci parti olmayı ve ülkenin yüzde 80 nüfusunu barındıran büyük şehirleri kaybetmek gibi bir travmayı atlatma zorluğu var.
Belediyelere, daha ötede partinin bizzat kendisine yönelik operasyonlarla CHP’ye anasından emdiği sütü burnundan getirmek derecesinde bir kuşatma devreye sokulmuş.
Ama bu noktada Yargıya verilen misyon bizzat hukukun ana kodlarını zorlamaya başlayınca iktidar blokunda çatlamalara yol açıyor. Hadi çöz MHP’nin itirazlarını.
Tam bu sırada, Bahçeli’nin inisiyatifi ile ülkenin kadim sorunu “Terörü bitirme” hamlesi geliyor. Bu, seçimde morali bozulan iktidar blokuna bir çıkış imkânı verebilir. İmralı devreye sokuluyor, oradan PKK’nın silâhları bırakma noktasına geliniyor ama bir de işin “Meclis boyutu” var. İmralı da bunu istiyor, Kandil de, ve bir anlamda onlar adına içerde temasları sürdüren DEM de…
Meclis’te bir komisyon kurulsun, iç barışın koordinatlarını belirlesin. Hem örgütün tasfiye sürecinin, hem de teröre zemin teşkil eden “Kürt sorunu”na dair açılımın yasal çerçevesini çizsin.
Tamam da Meclis sadece Cumhur İttifakı’ndan ibaret değil. Hadi AK Parti – MHP - DEM diye bir üçlünün birlikteliği garanti görüldü ya diğer gruplar? İyi Parti’nin itirazı ihmal edilebilir mi? Hadi o ihmal edildi ya CHP?
“Üçlü ittifakın parçası?” DEM diyor ki “CHP’nin katkısı olmazsa olmaz.”
Bu, herhalde, Ak Parti – MHP’nin de görmezden........
© Karar
