Bugün FETÖ yargısı yok, kim var?
Türkiye’de bir “darbeci gelenek” vardı. Asker içinde çalışıyordu. Ak Parti iktidara geldiğinde bu geleneğin hamleleri oldu. Ergenekon, Balyoz vs operasyonları bu geleneği tasfiyeye yönelik çabalardı. İktidar bu dönemde gözü kara bir gruptan istifade etti. FETÖ’nün Emniyet’teki ve Yargıdaki unsurlarından.
İktidarın hem Emniyet’te hem Yargı’da bu unsurların yapıp ettiklerinden haberdar olmadığını söylemesi mümkün değil.
Ancak operasyonların hangi boyutuna karşı ne hissettiği tartışmalı. 2012 mayısında Başbakan Erdoğan şunları söyleyecekti: “Böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filan bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Yani atılması gereken adımlar atılır, biter, geçer. Ama bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe o dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur.”
Bu ifadelerin içinde Erdoğan’ın hem operasyonları onayladığı hem de bazı aşırılıklardan rahatsız olduğu anlaşılıyor. “Ülke boğulur” ifadesi, evet, ona ait.
Erdoğan yine o günlerde Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasından da rahatsız olur, açık açık “Terör örgütü başı” diye suçlanmasına değil ama, “Tutuklu yargılanması”na itiraz eder.
Davaların bir hayli ilerlediği ve FETÖ’nün iktidara yönelik hamleler yapmaya başladığı günlerde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan bir gazete yazısında “Kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranlar” gibi bir ifade kullanır. Böylece “Kumpas” sözcüğü bir tür yargı jargonu haline gelir.
Akdoğan sonraki açıklamalarında aslında “vesayetçi geleneğe karşı gerçekleştirilen yargı süreçlerini” önemli bulduğunu, “kumpas” tanımlamasının bütün davaları kumpas diye nitelediği anlamına gelmediğini, ancak FETÖ’nün, kendi çıkarlarını öne alarak orduda tasfiyeler gerçekleştirdiğini ve süreci “murdar ettiği”ni söyleyecektir.
Belli ki iktidar bir yere kadar FETÖ’nun Emniyet ve........
© Karar
