BAHARIN KALBİNDEN
İyiden iyiye hissettirmeye başladı kendini bahar…
Toprak uyanıyor, kuşlar sabaha ezgilerle merhaba diyor, ağaçlar sanki bir yayla düğününe hazırlanır gibi gelinliklerini giyiyor.
Her bahar gelişinde içimde tarifsiz bir yazma arzusu belirir. Satırlara baharın kokusunu sindirmek, rüzgârını kelimelere iliştirmek, sonra da bu güzelliği siz değerli okuyucularımla paylaşmak, benim için büyük bir huzur kaynağıdır.
Trabzon’umuzun ve tüm Karadeniz’in yeşili dillere destandır. Ama artık sadece yeşil değil; mor menekşeler, sarıçiğdemler, kırmızı gelincikler de konuşmaya başladı toprağın diliyle.
Dere kenarlarında açan kır çiçekleri, çayın yanında pişen mısır ekmeğinin buğusu, fırından yeni çıkmış hamsili pilavın kokusu gibi sarıyor insanın ruhunu.
Kışın yorgunluğu yerini baharın coşkusuna bırakırken, dağlar da ovaya sesleniyor: “Uyanın! Vakit yeniden dirilme vaktidir.”
Her bahar, yeni bir başlangıç demektir.
Her çiçek, toprağın “umut var” deyişidir.
İnsan, bazen bir kemençe tınısında, bazen yaylaya çıkan yaşlı bir ninenin baston sesinde bulur baharı.
Bazen de horona durulmuş bir düğünde, çocukların kahkahasında.
Ve bu güzellikleri görebilmek için uzaklara gitmeye gerek yok.
Bir sabah erken kalkıp Boztepe’ye çıkın, ya da Santa da derenin kenarın da bir bardak çay eşliğinde derin bir nefes alın… Baharın tam da ortasında olduğunuzu anlayacaksınız.
Trabzon........
© Karadeniz'de sonnokta
