En zor şartlarda nasıl gazetecilik yapılır? PKK’nın tam 30 yıl önce kaçırdığı Kadri Gürsel anlatıyor
Gazeteci Kadri Gürsel, tam 30 yıl önce bugünlerde PKK tarafından kaçırılmış, 26 gün boyunca yaşadıklarını, yakın tarihin en önemli gazetecilik kitaplarından olan Dağdakiler’de anlatmıştı.
Demokrasi yine ağır bir baskı altına alınırken ‘yeni çözüm süreci’nin tartışıldığı bugünlerde Gürsel ile “gazeteciliğin ideolojisini” konuştuk. Haberciler en zor şartlarda bile nasıl nesnel kalabilir? Demokrasinin olmadığı ülkelerde nitelikli gazetecilik yapılabilir mi?
“Kürt sorunu üzerine kafa yoranlara düşünce gıdası sağlayabilmek” için yazdığı Dağdakiler deneyimi üstünden bu soruları Journo takipçileri için yanıtlayan Kadri Gürsel, ‘çözüm süreci’nin dününü ve bugününü de analiz etti.
Tam 30 yıl önce, o dönem AFP muhabiri olarak görev yapan Kadri Gürsel ve Reuters foto muhabiri Fatih Sarıbaş, Türk ordusunun Kıbrıs’tan bu yana en büyük sınır ötesi operasyonu olan Çelik Harekâtı’nı izlemek üzere Kuzey Irak’taydı.
Cizre ve Uludere bölgesinden bir önceki yaz kaçıp sınırı geçen binlerce Kürt mültecinin toplandığı Atruş kampında 31 Mart 1995’te röportaj yapan iki gazeteci, o akşam Habur sınır kapısından Türkiye’ye döndü.
Nusaybin yolunda, iki kadın militan, içinde Kadri Gürsel ve Fatih Sarıbaş’ın da bulunduğu araçları durdurdu. Daha kalabalık PKK’lı bir grup tarafından kimlik kontrolü yapıldı. İki gazeteciye, “Sizi alıkoyacağız, o yönde talimat aldık, bizimle gelmeniz gerekiyor” denildi.
Gürsel ve Sarıbaş, sonraki 26 gün boyunca, Mardin ve Şırnak arasında uzanan Bagok-Gabar bölgesindeki dağlarda dolaştırıldı. Kimi zaman yakınlardaki bir çatışmadan gelen makineli tüfek ve havan seslerini dinlediler, kimi zaman Cobra helikopterlerinin roketatar ateşinden canlarını zor kurtardılar; kimi zaman aç-susuz, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan kaçıp mağaralara sığındılar.
PKK iki gazeteciyi 26 Nisan 1995’te serbest bıraktı. Kadri Gürsel, o 26 günün hikâyesini, Dağdakiler isimli kitabında anlattı. 1996’da Metis’ten çıkan kitap, yayınevinin bağımsız gazetecilik çalışmalarının yayımlandığı “siyahbeyaz” serisinden…
Gürsel, yıllardır Kürt meselesini ve PKK’yı izlemiş bir gazeteci olarak bu kitapta “dağdakilerin” ne istediğine bakıyor. PKK değil, dağdakiler… Çünkü onun deyişiyle “Örgüt başkadır, insan başka…”
Gazetecinin kendi ideolojisi vardır
İktidarın bir yandan PKK’nın silah bırakmasını da kapsayan “yeni bir çözüm süreci” başlattığı, bir yandan seçilmiş siyasetçileri ve anayasal hakkını kullanan yüzlerce öğrenci ile habercileri hapse atıp darbe yapmakla suçlandığı bugünlerde Kadri Gürsel ile, 30. yaşına giren Dağdakiler kitabında paylaştığı deneyimler üstünden “en zor koşullarda gazetecilik yapmanın olanaklarını” konuştuk.
Daha kaçırılmadan önce, Atruş kampına giderken yaşadığınız bir çelişki, hatta bir hesaplaşma dikkatimi çekti. Haber yapmak üzere Habur’dan geçmeye çalışıyorsunuz, güvenlik güçlerinin geçişinize izin vermesi için “Yabancı basında çalışıyoruz ama Türk’üz” diyorsunuz, kampa girmek için de PKK’nın Türk basınına güvensizliği nedeniyle “Türk’üz ama yabancı basına çalışıyoruz” diyorsunuz. Yani bir taraf için sakınca olan şeyi, diğer tarafla kapatmışsınız ve bu sayede habere ulaşabilmişsiniz. Ayrıca yaşadığınız şu ikilemi yazmanız da bence çok çok önemli. Siz tarafınızı seçmişsiniz tabii ama gazeteciliği seçmeyenler de olduğunu anlayabiliriz sizin de bu sorgulamanızda. Şunu diyorsunuz kabaca: Kuzey Irak’ta, diyelim ki, Türk savaş uçaklarının PKK ile ilgisi olmayan sivilleri bombaladığına dair bir olayla karşılaştım, bunu yazmazsam gazeteciliğe ihanet. Yazarsam Türkiye’ye karşı açılan kampanyanın bir aktörü olarak algılanırım ve birilerinin gözünde vatana ihanet etmiş olurum. Uzattım ama gazeteciler haberin tarafı olmaya zorlandıkları böyle çetin şartlarda nasıl nesnel kalabilir?
Buna biraz uzun cevap vereceğim. Gazetecinin ait olduğu ülkeye, gruba, topluluğa veya bunların ideolojisini benimsemeye, onunla uyumlu şekilde hareket etmeye mecburiyeti yoktur. Olamaz. Gazetecinin kendi ideolojisi vardır, o ideoloji de daima nesnellikten, gerçeklikten, doğruluktan taraf olmaktır.
Doğru, düzgün, hakkı verilerek yapılan gazetecilik doğrudan demokrasiye hizmet eder, ayrıca daha fazlasına, yani gazetecilik için gazetecilikten fazlasına, şu veya bu ideolojinin çizgisindeki bir gazeteciliğe ihtiyaç yoktur. İyi gazetecilik, sağlıklı ve işleyen bir demokraside daima sonuç üretir, bu sonuç siyasal değişimdir. Gazeteci ve gazetecilik demokrasinin olduğu yerde yaşar, yaşadıkça demokrasi güçlenir, demokrasi güçlendikçe gazeteci kendisini iyi hisseder. Gazeteci, mesleğinin ideolojisi gereği demokrasiyi savunur elbette ama bu savunu mesleği icraat etmekle gerçekleşir. Gazetecinin ideolojisi, demokrasinin ayrılmaz parçası olduğunu, demokrasi varsa var kalacağını, olmazsa yok olacağını bilmektir.
Gazeteciliğin ideolojisi sınırları aşan bir ideolojidir ve dünyanın en enternasyonalist insanları aslında gazetecilerdir. Birbirlerinin dillerini bilmese bile, iyi gazeteciler, gazeteciliği ciddiye alarak yapanlar, ona değer verenler her zaman çok iyi anlaşırlar. Aralarında tarihin, coğrafyanın ve kültürün engelleri olmadan birbirlerini çok kolaylıkla anlarlar. Çünkü onlar nerede olurlarsa olsunlar her zaman gerçeğin peşindedirler. Olanı olanca gerçekliğiyle anlatmanın peşindedirler ve seçtikleri sözcükler de buna hizmet etmek zorundadır.
Sınır aşan bir iş yapıyoruz, herkese seslenmek zorundayız
Sınır aşan bir iş yapıyoruz, herkese seslenmek zorundayız. Seçtiğim sözcüklerle bütün kulaklara hitap ediyorum ve kimsenin kulağını tırmalamamam gerekiyor. İşte gazeteciliği güzel ve anlamlı bir meslek yapan şey de budur. Yani gazeteci izlediği konuya, biraz dışarıdan ve yukarıdan ama yabancılaşmamak kaydıyla bakar. Bunu becerebildiği ölçüde de küresel manada büyük gazetecilik camiasının bir mensubu hâline gelir. Mesela AFP haberlerinde, Türk yetkililerinin “PKK’lı teröristler” ifadesini alıntılarken parantez açıyorduk ve “Türk devletinin PKK için kullandığı resmî tanımdır” diyorduk.
Misal, benim başımdan geçen olayın bağlamında söylüyorum, bu olay anlatılırken de dağdaki PKK’lılara terörist denilmemiştir. Terörist midirler, bana göre evet, yaptıkları şey terörizmin en dar tanımının dahi içindedir, dolayısıyla teröristtirler. Lakin geniş toplulukların bir çatışma ekseninde karşı karşıya geldiği durumlarda terörizm gibi aslında teknik tanım olarak görülmesi gereken bir kavram alabildiğine siyasallaşıyor ve tartışmalı hâle geliyor. Haberlerde terörist tanımını tırnak içine almadan kullandığınızda, o tanıma uyanları mesela gerilla ya da özgürlük savaşçısı olarak gören toplulukların tepkisiyle karşılaşıyorsunuz ve bu dışlayıcı tepkinin ilk kurbanı yazdığınız haber oluyor. İşte bu nedenle, 72 millete haber servisi yapan uluslararası ajanslar kullandıkları dilin, seçtikleri sözcüklerin, hedef kitleleri tarafından reddedilmelerine yol açmaması için çaba gösterirler. Ben de bu çabayı kitapta gösterdim, PKK’lılardan bahsederken Kürt okurun hassasiyetini gözeterek onlar için terörist nitelemesini kullanmadım ama diğer taraftan Türk kamuoyunun hassasiyetini de gözeterek PKK’lılara gerilla demedim.
Dağda, zor koşulların moral yıpranmasının etkisiyle de en çok özlediğiniz şeylerin muz ve çikolata olduğunu yazmışsınız. Bir de iyi ısıtılmış bir odada ayaklarınızı uzatarak televizyon izlemek 🙂
E tabii beslenmemiz çok kötüydü. Çevredeki köylerden gıda yardımı ve erzak alma imkânları kalmadığından çok zor durumdaydılar. O yürüyüşler sırasında 20’den fazla boşaltılmış köy gördüm; yanmış, yıkılmış, viran hâldeydiler. Ama daha çok yeni ve aniden olduğu belliydi, evlerin perdeleri hâlâ açıktı.
İlk dört gün kavrulmuş yaban otlarını bir çeşit dürüm yaparak yedik. Daha sonra Cehennem Deresi’nde üç öğünde de makarna yedik. Gabar’da bir korucu köyünün sürüsünü kaçırdılar, sonra da et yemeye başladık. Her gün bir koyun veya keçi kesilir ve eti pişirilirdi. Bir de koyunların sütünden taze peynir yaptılar. Sütün pastörize olmamasından dolayı, orada bulunduğum süredeki kuluçka döneminden sonra brusella hastalığına yakalandım. Çift taraflı yüz felci de geçirdim. Ve tabii oradaki yetersiz ve tek tip beslenme ile uzun yürüyüşler neticesinde 10 kilo kaybettim. Yani böyle problemler oldu.
Serbest........© Journo
