Adını Motor koydum
Koşturdum tabii.
Aracın başında Buket, annesi, babası, karşı komşular telaşlı uğraşı içindeler.
Biri tavuk budu getirmiş, diğeri budu kediye uzatmış.
Küçücük hayvan tavuk budunu Erol Taş gibi kopara kopara yiyor.
Mangalda pişmiş soslu… Nasıl güzel kokuyor!
Utanmasam ben de bir ısırık alacağım.
***
Neyse, açık kaputa balıklama atladım.
Ayaklarım havada çırpınıyor, kediye uzanmaya çalışırken komşum Buket’in annesi Nükhet hem oram
buram açılmasın diye hem de düşmeyeyim diye tişörtümden çekiştirirken ben diğer komşuya tavuğun
marinasyonunu nasıl yaptığını soruyorum.
Yoğurt, salça, ketçap, sarımsak, köri, kırmızı biber koymuş.
Yemek yapmaya ve yemeye düşkünlük böyle bir şey işte.
Sonra Öncel nasıl kilo versin?
Kedi gözümün önünde hart hurt tavuğu yiyor ama kolum bir türlü sıkıştığı yere girmiyor.
Gerçi sonradan baktık ki sıkışma falan yok.
Çıkabileceği yer gayet rahat.
Ama işte önündekini görmüyor!
***
Ertesi sabah aynı terane baştan başladı. Yine toplandık aracın başına çünkü kedi hala orada.
Ortada bir şey yok ama o avaz avaz........
© İz Gazete
