menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Seni gidi vurdumduymaz

17 0
31.07.2025

Teneffüsde geçirdiğim beş, on (Uzun teneffüslerimiz vardı) dakikanın çok daha önemli olduğunu söyleyebilirim. Sadece koşup oynamakla kalmaz, yazarlarla da teneffüslerde tanışırdım. Gültepe’nin politik duruşu nedeniyle biz, abi ve ablalarımız sayesinde şekilleniyorduk. Hafta sonları büyüklerle okulumuzun bahçesinde yaptığımız maçların dinlenme arasında Mahir Abi’nin verdiği bir kitapla Ahmet Arif ve şiiriyle tanıştım. Ne güzel dizelerdi onlar, “Oy sevmişem ben seni… Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm / Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim / Yaran derine gitmiş, fitil tutmaz, bilirim / Ama hesap dağlarladır / Umut dağlarla.”

Aşkın yanından teğet geçiyorduk. Müzik kültürümüzü evde, kahvede, sokakta fark etmeden ezberlediğimiz arabesk oluşturuyordu. Tüm mahalle ve ülke arabesk kültürünün esiri olmuştu. Biz küçüktük, oralı bile olmuyorduk. Anneler günleri için bize kiralık video dükkanından sürekli Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Küçük Emrah filmlerini sipariş veriyorlardı. Kısırdan gelen keskin soğan kokusuna tüm izleyenlerin gözyaşları karışıyordu. Arabesk dağarcığımız giderek zenginleşiyordu. Sezen Aksu ile tanışmam ortaokul yıllarıma denk gelecekti.

Mahir Abi ertesi hafta yanıma geldi,

“Okudun mu kitabı?” dedi

“Şiirlerin hepsini çok sevdim. Ahmet Arif ne güzel insanmış” dedim. Çok güldü. Kıvırıp cebine koyduğu kitaplardan birini çıkarıp, bana uzattı.

“Abi bu kitap yamulmuş” dedim.

“Kitapların yamukluğunu boş ver,........

© İz Gazete