Burnunu koluna silen veletler
Başlangıçlar güzeldir. Uzun zamandır ayrı kaldığınız bir arkadaşınızla tesadüfen bir sokak arasında veya küçük bir kafede karşılaştınız diyelim… Kaldığınız yerden devam etmek ne güzel olurdu değil mi? Oysa hep aynı hisse kapılırız, yıllar sonra gördüğünüz bu insana ne anlatacaksınız. İkinizde artık burnunuzu koluna silen veletler değilsiniz. Bu cümle çok mu ağır oldu?
Başlangıçlar ne güzeldir. Yazar için yeni bir kitaba başlamak, ilk arabanızla şehir turu atmak, ilk aşkın verdiği güçle dağ, tepe, bayır demeden sevgilinizin elini tutup gezmek, peki ya o ilk öpücük… Okurun en sevdiği yazarının yeni kitabının ilk cümlelerinin içinde kaybolması… Uzun zamandır beklediğin filmin vizyona girmesi… Birlikte vakit geçirmekten mutlu olduğunuz dostunuzla bir kahve molası, içinizdeki yalnızlığı alır mı?
Başlangıçlar her zaman güzeldir. Samih Rifat, çevirisini yaptığı Balzac’ın “Gizli Başyapıt” kitabının önsözünü şöyle bir cümleyle bitirmişti.
“Bu olağanüstü metni ilk kez okuyacakları kıskanıyorum.”
Balzac, en ünlü yapıtlarından biri olan Gizli Başyapıt'ta, kusursuzluğu arayan ressam Frenhofer'in olağandışı öyküsünü anlatır. Başyapıtının üstünde tam on yıl........
© İz Gazete
