menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Volkan Vural’dan bir kuşağın ifadesi: Türk Diplomat Olmak Kolay Değil

11 0
19.05.2025

Adamcağız, kendisine gösterilen saygıdan ve sağlanan olanaklardan o kadar memnun kalmış ki, Türk vatandaşlığına geçmeye karar vermiş.
Bir süre sonra, Türk vatandaşı olarak maaşını almaya gittiğinde bir de ne görsün: Alacağı para eskisinin dörtte birine inmemiş mi!
Ankara o zaman küçük bir kasaba, herkes herkesi tanıyor.
Adamcağız da aynı mahallede oturan Millî Eğitim Bakanı’nın kapısını çalmış, başına gelenleri yana yakıla anlatmış:
“Ben bu kadar az parayla nasıl kitap alırım, inceleme gezilerine çıkarım, yabancı yayınlara abone olurum, hizmetçi tutarım, yemekler veririm, nasıl yaşarım?”
Bakan sakince dinlemiş ve hafiften gülümsemiş:
“Eee, Herr Profesör, siz Türk olmayı kolay mı sanmıştınız?”
Emekli büyükelçi Volkan Vural’ın nice hikâyelerle dolu anı kitabını okuduktan sonra ona “Eee, Monşer, siz Türk diplomat olmayı kolay mı sanmıştınız!” demeyi planlıyordum.
Ama tam tersine, sonunda: “İyi ki sizin gibi monşerler vardı!” demek zorunda kaldım.

Genç kuşaklar bilmezler, bir zamanlar “Hariciye” mensuplarına, aralarında zaman zaman Fransızca konuştukları ve birbirlerine “moncher” diye hitap ettikleri için “monşerler” denirdi.
Gerçekten, Cumhuriyet sonrasının hariciyecilerinin çoğu Galatasaray Lisesi ve diğer Fransızca okutulan liselerden mezun oldukları için bu yaftanın bir anlamı vardı.
Robert Kolej gibi İngilizce öğretim yapılan okullardan gelenlerin Dışişleri’ne girmesi 1960’lardan başlar.
Kuşkusuz bunda Amerika’nın dünyanın başoyuncusu olmasının da etkisi büyüktü.
Devleti yurtdışında temsil etmek için seçilen bu “seçkin” memurların bir özelliği de hemen hepsinin Mülkiye’nin Hariciye şubesini bitirmiş olmalarıydı.
Devre arkadaşım Volkan Vural, işte bu son gruptandı.
Yani Fransızca........

© İz Gazete