menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazze’de Sessiz Bayram

10 0
05.06.2025

Gazze’de o sabah güneş, ölü bir gül gibi açtı. Ufuk, dumanla örtülmüş; toprağın her karışı kanla mühürlenmişti. Duvarlar yıkıktı ve hâlâ çocuk çığlıkları yankılanıyordu. Bugün, takvimlere göre bayramdı. Ama bu topraklarda takvimler, zamandan çok ölüleri sayardı.

Yedi yaşındaki Zeyneb, annesinin yırtık başörtüsüne sarılmıştı. Yaralı ve acılar içinde kıvranan küçük kardeşi Yusuf’un bedenini, enkazdan çıkardığı bir çarşafla örtmüş, başını eğmişti. Dudakları titreyerek şöyle fısıldıyordu:

“Bayram gelmiş neyime… Yusuf açken, annem toprağın altında uyurken…”

Mahallenin ötesindeki yıkıntıların arasında ihtiyar Ebu Salim yavaşça yürüyordu. O, bir zamanlar kelimelere sevdalı bir adamdı. Evinde Mevlânâ’dan Halil Cibran’a, Mahmud Derviş’ten Tolstoy’a kadar yüzlerce kitap vardı. Şimdi ne evi vardı ne kitaplığı. Hafızasında sadece bir ses yankılanıyordu, Türk asıllı şehit eşinden duyduğu Alvarlı Efe hazretlerinin şiirden ilk beyitler:
“Cân bula cânânını / Bayrâm o bayrâm ola /Kul bula sultânını /Bayrâm o bayrâm ola.”

Her bayram sabahı olduğu gibi bastonuna yaslanarak cami yıkıntısına yürüdü. O cami ki artık minaresiz, kubbesiz bir harabeydi. Ama yüreklerde yine de ezan vardı, vakit........

© İstiklal