Bastırılmış Arzular, Unutulmuş Ruhlar
1907 yılında genç İngiliz romancı D. H. Lawrence bir kütüphanede rastladığı Avusturyalı ünlü psikanalist Sigmund Freud’un “Cinsel Kuram Üzerine Üç Deneme” eserini okuduğunda, modern dünyanın çözülüşünü anlamak için yepyeni bir kapının aralandığını düşündü. Lawrence’ın Freud’a yazdığı mektuptaki şu cümle, yüzyılın ruhunu özetliyordu: “Paranın ya da işin peşinde değil, hayatı doğasıyla yaşamak uğruna bir devrime ihtiyacımız var.” Ona göre bu devrim, insanın bastırılmış arzularını açığa çıkarmaktan geçiyordu.
Freud, bu arzuları özellikle çocukluk cinselliği bağlamında ele alırken, insanın modern buhranını “libido” kavramına bağladı. Ona göre bastırılan her çocukluk dürtüsü, yetişkin hayatta bir tür nörotik bozukluk olarak zuhur ediyordu. Bu düşünceler, Lawrence’ın roman kahramanlarının kırık ruhlarını anlamak için de bir zemin sundu. Özellikle “Lady Chatterley’in Sevgilisi” romanında, cinselliği burjuva sınıfının dayattığı yapay ahlâk kalıplarına karşı bir başkaldırı olarak işlemesi, Lawrence’ın Freud’dan aldığı ilhamın edebi yansımasıydı.
Ancak bu Freudcu miras, Batı psikolojisinde öylesine baskın bir yere oturdu ki insan ruhunun aşkın boyutları neredeyse unutuldu. Batıda kaleme alınan romanların ve çekilen filmlerin çoğunda........
© İstiklal
